Page 93 - Halil Edhem
P. 93
86 KAYSERø ùEHRø 163 79
yazÕlmÕú ise de, çok bozuk oldu÷undan okunamadÕ. Türbenin gerek içi, gerekse
261
kapÕsÕ yÕkÕlmÕútÕr. BazÕ yerleri yukarÕdan aúa÷Õya çatlamÕútÕr .
Orada var olan bir söylentiye göre türbenin etrafÕndaki bina, aslÕnda hânkâh
(tekke) olarak yaptÕrÕlmÕú ve sonradan medreseye çevrilmiútir. Bu Köúk Medrese’yi
Anadolu’da kÕrk altÕ yÕl kadar, hüküm süren ve baúkentleri Sivas ile Kayseri olan
Eretna/Eratnao÷ullarÕnÕn yaptÕrdÕ÷ÕnÕ ve türbede de, bu aile fertlerinin bulundu÷unu,
Kayseri’de bilenler çok azdÕr. Bununla beraber, ora ùer’i Mahkeme Sicilleri’nde adÕ
geçen yerin Melik Eratna tarafÕndan ùeyh Evhâdeddin KirmanÕ sûfilerine (tasavvuf
ehline) ait tekke olmak üzere kurulmuú oldu÷u ve bir zamanlar buranÕn epeyi vakfÕ
262
da bulundu÷u kayÕtlÕdÕr . Hatta adÕ geçen úeyhin de o yörede gömülü oldu÷u
263
söylenirse de, mezarÕnÕn yeri belli de÷ildir . Evliya Çelebi ise (c. 3, s. 179, 186),
«Sultan Eziba Medresesi»ni anÕp ve ùeyh Evhâdeddin Kirmanî’nin 597(1201)
tarihinde ölerek, Sultan Evbiye Medresesi yakÕnÕnda gömüldü÷ünü açÕklÕyor. Gerek
«Eziba,» ve gerek «Evbiye» adlarÕnÕn, «Eretna»‘dan de÷iútirilmiú oldu÷unda úüphe
yoktur. Köúk Medrese hakkÕnda. Tarihçi Âlî, Füsûlu’l-Hallü Akd Usûlü’l-Harct ve’n
Nakd adlÕ eserde , Eretnao÷ullarÕndan söz ederek úu bilgiyi veriyor: «AdÕ geçen
264
Eretna, Mehmed, Alâeddin ve Eretna’nÕn eúi Süli Paúa adlÕ hatun Kayseri ùehri’nin
kenarÕnda bir büyük bina altÕnda gömülüdür. Acizane, Kayseri ùehri’ni mirliva iken
ziyaret ettim. Sonra Ravzatü’s-Safa Tarihi’nde yerini bulup, do÷rusunu aldÕm. BazÕ
Türkçe tarihlerde Atye Bey diye yanlÕú yazdÕklarÕ, anÕlan merhum Eretna’dÕr.
265
AnlamÕ Neva dilini inceleyince anlaúÕlÕr cinstendir.» Âlî’nin bu açÕklamasÕ çok
do÷ru oldu÷u kitabe ile do÷rulanmÕútÕr. Ne yazÕk ki, gerek adÕ geçen kitabeyi, gerek
türbe içindeki mermer lâhitleri 1322(1906) yÕlÕndan önce, Kayseri’de mutasarrÕf
(sancak beyi) bulunan adam (Zekai Bey) yerlerinden söktürerek, mutasarrÕflarÕn
oturmalarÕna ait olan eve, havuz ve fÕskiye yaptÕrmak gibi, ba÷Õúlamaya yaraúÕr
olmayan bir kadir bilmezlikte bulunmuútur. Teúekkür olunur ki, Kayserili merhum
Nâzîf Efendi, bu kitabeleri harap olmadan önce kopya etmiú ve birer sûretini bize
vermiúti. Bu sâyede adÕ geçen yerin Eretnao÷ullan Türbesi oldu÷u kesin bir úekilde
266
anlaúÕlmÕútÕr .
261 Bugün hem medrese ve hem de türbe VakÕflarca aslÕna uygun bir úekilde onarÕlmÕútÕr. Medrese
aúevi olarak kullanÕlmakta, türbe de ziyârete açÕktÕr. (K.G.).
262 Bu kaydÕ, Ankara Etno÷rafya Müzesi’nde Kayseri ùer’i Mahkeme Sicilleri’ni içine alan 66 nolu
defterin 143. ncü sayfasÕnda gördüm (K.G.).
263 Nefahâtü’l-Üns’de adÕ geçen úeyhin hayat hikâyesi yer almÕúsa da ölüm tarihi ve mezarÕ
gösterilmemiútir. Evliyâ Çelebi’nin verdi÷i tarihte bir yanlÕúlÕk olmasÕ gerekir. Çünkü Ahmed Eflakî,
Ariflerin MenkÕbeleri, c. I, s. 425’de Evhâdeddin Kirmani’yi Mevlâna’nÕn hizmetinde gösterir ki, Kirmanî
belirtilen tarihten çok sonra 1238’de ölmüútür.]
264 Üzerimizde bulunan yazma nüshasÕ, s. 103. [øst. Ün. Ktp. Nu: 9783, vr. 103 a] Bkz. Kemal Göde,
EratnalÕlar, s. 153.
265 Eretna adÕnÕ tarihçiler önceden beri, böyle yazarak elifin uzatÕlmasÕyla ve tanÕn üstünüyle
«Ârtena» úeklinde okurlardÕ. Gerçekten paralarÕnda da, bu ad «ta» ile yazÕlÕdÕr. Ancak, Devel-i Karahisar
(Yeúilhisar)’da bulunan bir cami’in kapÕsÕnda bulup, kopya etti÷imiz aúa÷Õda yer alan bir kitabede bu ad,
Erdena/Eredna úekliyle yazÕlmakla, bunu erkek dana anlamÕna gelmek üzere elifi harekeli okumak
gerekece÷i anlaúÕlÕyor. Di÷er yönden bu devre yetiúmiú olan Esterâbâdî’nin Bezm-ü Rezm adlÕ tarihinde
bu ad, devamlÕ elif harekeli ve ta’nÕn üstünüyle harekelendi÷i [Türkiyat Enstitüsü’nün neúri olan Bezm-ü
Rezm, s. 19, 86’da ta’nÕn üstünüyle de÷il, ya’nÕn üstünüyle yazÕldÕ÷ÕnÕ gördük (K.G.)] gibi Kayseri ve
yöresinde de böyle söylendi÷ini iúittik. Bu konuda bkz. Corpus, Sivas-Divri÷i Kitabeleri, (Fr), s. 41, not
1. Besim Atalay, Türk Yurdu yÕl 1333, S. 40, s. 3658, “Türk Büyükleri veya Türk AdlarÕ” adlÕ makalede
[EratnalÕlar üzerinde yaptÕ÷ÕmÕz doktora çalÕúmasÕnda bu adÕn (Eratna’nÕn) yazÕlÕúÕ ve okunuúu hakkÕnda
geniú bilgi vardÕr. Bkz. s. 18-24. (K.G.)].
266 MülâzÕm øsmail Efendi adÕnda, di÷er bir bilim adamÕ da, bunlarÕ yazarak, bir mektupla meskûkât
(madeni paralar ilmi) uzmanlarÕndan Miralay Ali Bey’e 1318(1902) martÕnda bildirilmiúti. Tevhîd,