Page 184 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 184

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

            göründü. Maalesef dedi. Yıkıldık. Az önceki sessizliği dünyanın en gerçek sessiz-
            liği sanıyordum. Yanılmışım. Sessizlikle yeni tanışıyordum, tanıştım. O sessizlik
            büyüdü ve dünyayı yuttu. İçimde bir boşluk duyardım bazen. Şimdi bir boşluk
            oldum. Boştum. Bomboş...Herkes ağlıyordu. Ağlamadım, ağlayamadım.
               Yedi yıl oldu. Günler, aylar, yıllar aktı gitti ama mesafeler azaldı babamla
            aramızda. Babam ölmedi, ben yalnız kaldım. Yalnız kaldım ve onu yaşamaya,
            onda yaşamaya başladım. Zaman geçti, ben ona döndüm. Babamın amcası
            geliyor gözlerimin önüne. Önce yetim, sonra öksüz kalmıştı. Çok güzel anlatırdı
            geçmişini. Köyden ve akrabalarından uzak şehirlerde biraz büyüdükten sonra
            gitmişti baba yurduna. Hiç görememişti babasını. Tanıyanların ona bakıp göz-
            lerinin babasına benzediğini söylediklerinde hissettiklerini heyecanla ve yeniden
            yaşayarak canlandırırdı dinleyenlere. Hemen koşup kendime bir ayna buldum,
            gözlerime baktım. Aradım, uzun uzun aradım. Babamı aradım, ama nerede,
            ama boş… Baba kelimesi benim için dünyanın en boş, en hissiz kelimesi derdi,
            anlamazdım. Şimdi anlıyorum. Bana da öyle söylerdiler. Babama benzermişim.
            Gülerdim. Hiç bulamazdım, hiç göremezdim benzerliğimizi. Bambaşka dünya-
            lardık babam ve ben. Ben, bendim, babam da babam…


               baktığım aynalarda hep kendimi görmüşüm
               ben değildim gördüğüm meğer ben ne körmüşüm


               Bir sabah birdenbire aynada babamı gördüm ve hiç şaşırmadım. Onu bek-
            liyordum çünkü. Tıraş oluyordum. Ağaran ve dökülen saçlarıma, alnımda
            derinleşen ve iyice belirgin hâle gelen üç çizgiye baktım. Sonra umarsızca
            yüzümü izleyen gözlerimle göz göze geldim. İşte oradaydı. Gözlerimde. İçimde
            daha önce kopan bir tel yeniden birbirine bağlandı. Üzüldüm mü, şaşırdım mı,
            sevindim mi? Bilemiyorum. Devam ettim aramaya, babama bakmaya. Bir ölüm,
            bir doğum geçti içimden. Tıraşımı bitirdim, yeniden doğdum. Babam oldum o
            sabah. Babam koktum.

               O sabah ve ondan sonraki her sabah sürdü gitti bu doğum, bu dönüşüm.
               İçimde kaybedip tenimde, bedenimde bulmaya başladım onu. Her anımda,
            her hareketimde, her düşüncemde babamı bulan kendimi yakalıyordum yepyeni
            bir alemde. Sonra giderek azaldı, unutuldu ve kayboldu bu fark edişler. Yedi yıl
            önce ölen, sanki bir şehri terk eder gibi dünyadan ayrılan babam dönüp geri


            184
   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189