Page 181 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 181
Sebahattin Günday | Sancı
şiir yok erzurum yok sen yoksun artık bir şey yok yok musun var mısın arıyorum
dönüp dönüp arıyorum yağmur yağıyor tekrar bakıyorum en çok aradığım yeri
arıyorum bir daha arıyorum hiçbir şey yok bir daha bir ellerim üşüyor ellerim
“Hocam, bitiremediniz mi şiiri?”
“Bitirdim, tekrar okuyorum. Siz de okuyun bence. Göremediğiniz bir şeyler
olabilir.
Arayın. İyice arayın. Bulana kadar arayın. Dönüp tekrar arayın. Buluna-
mayan şeylerin acısı dayanılmazdır. O acıyı bulana kadar arayın. Dayanırsanız
iyileşirsiniz. Dayanamazsanız hiç yaşamayın.’’
“Ne diyorsunuz hocam?”
“Hocam, kafamız karıştı, bir şey anlamıyoruz dediklerinizden.”
“Olsun, karışan kafa iyidir. Dibine tutmaz.’’
Gülüşmeler…
“Var mı şiiri okumak isteyen?’’
Sessizlik... Okumak isteyen yok.
“Herkes buldu bulunması gerekeni yani. O zaman gerek yok okumaya.
Dersimiz bitmiştir.
Şimdi ne isterseniz onu arayın.››
Biraz daha uzun bir sessizlik…
Sonra ilgisizlik…
Sonra gürültü…
Kitaba ve şiire bakıyorum yeniden. Her şey yerli yerinde. Kitap, şiir ve kum
saati…
Mavi bir kum akıyor saatin içinde. Kum ikiye bölünmüş, yarısı yukarıda,
yarısı aşağıda. Akmaya devam ediyor. İncecik kanaldan akan kum zerrecikleri
ışığın camdan geçerek yansımasının da etkisiyle rengarenk bir tayf oluşturmuş.
Kum değil ışık geçiyor adeta saatten. Zaman yok. Işık var. Zaman durmuş,
zaman var mı yok mu belli değil. Her şey yerli yerinde.
181