Page 176 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 176
Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması
diye söylendi. “Çok haklısın.’’ diyecek oldum, söyleyemedim. Biraz daha gidip
ilk durakta indim. Dolmuş ve son yolcu devam etti. Eve gidene kadar bende
devam etti bu hikâye ve yolculuk. Akşam yemeğinde aklıma bir daha geldi.
Güldüm. Yatarken son yolcu yine aklımdaydı. Acaba nereye kadar gitti? Acaba
son durağa kadar parasını aradı mı? Acaba bulabildi mi bozuk parasını? Şimdi
uyuyabiliyor mu acaba?
Yollar…
Yolculuklar…
Bitmeyen yol hikâyeleri…
Güzeldir yol hikâyeleri. Güzel midir hep?
Bilmiyorum.
Bilemiyorum…
Sınıf defterini imzalayıp ayağa kalktım. Kısa bir yolculuktan sonra okula
gelmiş, derse girmiş gibiyim. Masanın kenarından sınıfın ortasına doğru, öğren-
cilere biraz daha yaklaşarak durdum.
“Gençler!... Bir akşam eve giderken dolmuşta yaşadığım küçük bir hikâyemi
hatırladım, onu
anlatmak istiyorum size.”
“Hocam biz sabah akşam servisteyiz. Bizde hikâye çok.”
“Tamam. Önce ben anlatayım, sonra sizi dinlerim.’’
“Okul çıkışı eve dönüyorum. Dolmuş, henüz dolmamış. En arka sırada son
iki yolcusunu bekliyor. Hemen köşeye, cam kenarına oturdum.’’
“Hocam, bir karar verin. Dolmuş mu, dolmamış mı?”
Gülüşmeler, kahkahalar...
“Hocam bir araba alın artık. Dolmuşlar çekilmez.” diye ileri atıldı, ders
hazırlıklarımı yaparken masa başında gülüşümü yakalayan öğrencim.
“Gençler!..Dinlemeyecekseniz derse geçiyorum.’’
Suratlar ciddileşti, herkes arkasına yaslandı.
176