Page 173 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 173
Sebahattin Günday | Sancı
kütüphaneden malzemelerimi aceleyle alıp dışarıya yöneldim. Kapıyı kapatıp
kilitledim, anahtarı biraz zorlayarak, sarsarak çekip aldım. Toplu anahtarlar
bir elimde, ders malzemelerim diğer elimde... Koridor yeteri kadar aydınlık
değildi. Birkaç adımdan sonra yaktığım lambalarla aydınlanan ortamı göz ucuyla
taradım, kaybolan paraları yokladım ama nafile. Üst kata çıkacak olduğum
merdivenlerin önüne gelince geri dönüp bir de ters açıdan baktım uzayıp giden
koridora. Bakışlarım boşunaydı. Para değil sorun, bir takıntı, bir sıkıntı işte…
Kim bilir hangi köşede kendilerini aramadan bulacak olan o gözleri bekleye-
cekler. Onları bırakıp merdivenlere yöneldim.
İlk basamakla birlikte zihnime, geçmiş bir “an’’ düştü. Belirsiz bir duygu ve
arayışla hafızam katılaştı. Arama, hatırlama çabasıyla düşüncelerim dondu sanki.
Farkında olmadan her zamanki tempomdan daha yavaş yürümeye, en üst kattaki
sınıfıma gitmek üzere sahanlıkları dönmeye, merdivenleri çıkmaya başladım.
İçimde bir ağırlık, zihnimde her şeyi hatırlama, her varlığı olması gerektiği yerde
görme ve bulma isteği, geçmişin unutulan bir anını yeniden hafızaya getirememe
öfkesi, bir garip ruh tufanı… Dilde bir tadı evirip çevirip tanıyamama gerginliği…
Kafamın içinde bir yanardağın kendini boşaltma arzusu… Yürüyüşüm devam
ederken bütün bunları yaratan duygu ve düşüncelerin ne olduğunu çözme yolu
da bir yerlerden aniden tomurcuklanıverdi. Her şeye rağmen, yüzümde şiir ve
hikâyeler yazdığım anlardan kalma bir arayış, dudaklarında saklamaya çalıştı-
ğım ince bir tebessüm oluştu. Belki de ısrarla düşündüğüm için bulamıyorum,
hafızamı kendi hâlime bırakırsam hatırlayabilirim diye kararlaştırdım. Sınıfa
doğru yaklaştıkça dudaklarımdaki ince tebessüm artık görünen bir gülüşe dönü-
yordu. Bir taraftan alt katta, koridorun karanlık zemininde kalan bozuk paraları
düşünüyor, diğer yandan, basit bir olayın çağrıştırdığı ve içimde oluşturduğu
girdabı çözmeye çalışıyordum.
Merdivenler bitti, koridor boyunca yürümeye başladım.
Aklımda düşen bozuk paralar, kulağımda onların çıkardığı sesler... Yuvarlanıp
giden paranın çıkardığı metalik tını, dönme ve düşme sesi…
Sınıfa girdim, öğrenciler her zamanki gibi… Büyük bir gürültünün giderek
azalması, bitmesi, anlamsız duruşlar ve bakışlar… Hepsi sınıfta ama sanki hiç
kimse okulda değil. Beni gören öğrenciler, ilk defa bir mekana girmiş, niye orada
olduğunu, ne yapacağını bilemeyen insanların görüntüsünü vererek her zaman
oturdukları yeri yeniden arama şaşkınlığı içinde sağa sola dönüyorlar. Ayakta
173