Page 174 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 174

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

            sınıfı tarassut ederek bir süre hepsine teker teker baktım. Kısılan sesler, artan bir
            sessizlikten sonra herkes yerini buldu. Buyurun, oturun dedim. Onlar oturdu,
            ben de sandalyemi çekip öğretmen masasına kuruldum. Sınıfı sayıp yoklama
            fişini imzaladım. Ders defterini yazarken dudaklarımdaki tebessüm en belirgin
            hâlini almıştı. Hatta bir ara kendimi ele verecek kadar gülüşüm netleşti. Evet,
            gülmüştüm ve her zamanki gibi hiç görülmediğimi düşündüğüm bir hâlim, hiç
            beklenmedik biri tarafından görülmüştü. Bir “an”ı yakalamıştım çünkü. Bir
            doğum, bir fetih, bir mucizeydi bu. Geçmiş, bütün netliği ile gözlerimin önünde,
            ben o “an”ın içindeydim.
               “Hocam niye gülüyorsunuz?” diye bir ses yükseldi arka sıralardan.

               Bu soru sınıfa da bana da iyi geldi. Herkes kendine ve sınıfa geldi.
               Bir sessizlik… Öğrenciler dikkatle bana döndüler.
               “Tamam, anlatacağım birazdan.”

               Yavaş ve düşünceli bir şekilde sınıf defterini doldurmaya başladım.
               İçimde bir tartışma, uzayıp giden bir kararsızlık…

               Anlatsam mı?
               Anlatayım mı, anlatmayayım mı?

               Anlatacağım dedim ama anlatmalı mıyım? Bilmiyorum. Anlatabilir miyim?
            Bundan da emin değilim. Şimdiye kadar anlattıklarımdan kim ne anladı ki?
            Hikâyesi olmayanlara hikâye anlatılır mı? Dinlemeyi öğrenememiş kulaklara
            hikâye anlatıp hiçbir “an’’ı heba etmemeli. Anlatmasam mı yoksa? Yok, yok...
            Belki anlayan olur. Konuyu değiştirebilir miyim? Bir bahane mi uydursam?
            Ertelesem, vazgeçsem. Yalan mı söylesem? Başka bir şey mi anlatsam? Yok…
            Anlat… Ne olacaksa olsun.

               Geçmiş…
               Hayaller,

               Yollar,
               Dakikalar…

               Bir yolculuktayım. Okul çıkışı eve dönüyorum. Dolmuş, henüz dolmamış. En
            arka sırada son iki yolcusunu bekliyor. Hemen cam kenarına oturdum. Yanımda


            174
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179