Page 186 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 186
Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması
taşıyorum onları. İyice küçülüyorlar kucağımda. Yanaklarından öpüyorum.
Öpüyorum, babamın dudaklarını hissediyorum yanaklarımda. İçimde geçmişten
bir sıcaklık… Üzerlerini örtüyorum, üstümde babamın elleri… eller…ellerim
üşüyor…
Köy çocukluk oyun ve eğlence kar yağmur çamur üşüyen eller beyazlık yeşil-
lik atölye babam çam talaşı ve reçine kokusu yıkılan bahçe duvarı oyuncaklar
mavi düdük mavi bilyeler eski evin dağılan kerpiçleri yıkılan taş duvarlar güz
yol yollar otogar yolculuk ayrılmak kavuşmak yağmurlar okul şehir kırtasiye
defter kitap gazete kokusu üniversite fakülte kantinler kalemler kalemler kalemler
ısınan eller üşüyen eller yazılar yarışmalar şiir hikâye roman Erzurum Erzurum’a
gidememek Erzurum’dan kopamamak Erzurum’da kalmak Erzurum’da sevmek
öğretmenlik çocuklar gençler çocuklarım yorgunluk hastalık hastane ameliyat
ilaç tedavi doğum ölüm mezarlık
Köyde babamın mezarının başındayım. Babam, çocuklarım ve ben. Çocuk-
lar babamı soruyor, onlara babamı anlatıyorum. Şimdi olsa onlar gibi olmak
isterdi. O, geriye dönme arzusunda olurdu. Ben zamanı durdurma, çocuklarım
büyüme hevesinde... Ama hayat hep ölüm telaşında...
Doğum, hayat, ölüm…
O yok artık.
Sesler…
Sessiz ayardaki telefonumda bir arama aranma görüntüsü oluştu, fotoğraf
galerisi kapandı. Telefonumu o hâliyle önümdeki çantama koydum. Arama
devam ediyordu. Zil çalmak üzereydi. Sınıfa döndüm. Hepsi kendi arayışına
devam ediyordu ama biraz daha gürültülü arıyordular aradıklarını. Herkes
arıyordu, ama kimse kimseye ulaşamıyor, kimse kimseyi bulamıyor gibiydi.
Zil çalmalı artık.
“Ne oldu gençler? Buldunuz mu aradığınızı? Bir şey bulan var mı?’’
“Yok hocam. Bulamadık. Siz buldunuz mu?’’
“Evet, bütün kaybettiklerimi buldum. Siz, siz olun hiçbir şeyinizi kaybet-
meyin. Aranması,
186