Page 189 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 189

Betül Sümeyye Sekreter | Acıyı Öldürmek
                                         Acıyı Öldürmek


                                    Be t ül S üme yy e S ekr e te r







               Gece tüm rehavetiyle çökmüştü kasabanın üzerine. Leyla, saklandığı uzun
            çalıların arkasında derin bir nefes vererek, ışıkları yanan tek katlı evi izlemeyi
            sürdürdü. İçinde büyüyen öfke ve ona eşlik eden tarifsiz hüzün, göğsüne bağ-
            lanmış iki ağır taş gibi bedenini hareketsiz kılıyordu. Gece, kasabaya değil de
            sanki kadının tüm hayatının üzerine çökmüştü.

               Gözlerini kapattığında yüzlerce kez izlediği video kaydı, başka hiçbir şeye yer
            bırakmadan yeniden hücum etti tüm ayrıntılarıyla zihnine. Ağzında sigarasıyla
            bahçeye çıkan adam, kameraya doğru gülümsemesi, sonra eğilip içinde kurşun-
            ların bulunduğu kutuyu alırken bir şeyler söylemesi ve kameranın açısının yere
            doğru çevrilmesi ile birlikte kaydın uzun saniyeler boyunca çimleri çekmesi... Her
            saniyesini zihnine kazımıştı kadın, en doğru anı kollayabilmek için. Kaydın belli
            belirsiz bir, “Hişşşt…” fısıltısıyla son bulmasına kadar her kareyi ve her sesi...

               Gözlerini açıp, sanki bir çağlayana sürükleniyormuş gibi hissettiren o düşünce
            selinin içinden, bulunduğu ana çekildi. Geçen saniyeler boyunca zaman, sanki hiç
            var olmamışçasına havada asılı kaldı Leyla için. Bakışları yine o ev ile buluştu,
            oradan hiç ayrılmadı. Elindeki gazete kupürünü buruşturmaktan korkarak hafifçe
            sıktı avcunun içinde. Ama sıktığı sadece bir kâğıt parçası değildi, kendinden bir
            parçanın sonsuza kadar ellerinden kayıp gidişinin kelimelere dökülmüş hâliydi.
            Ve sonra düşündü kadın, kendinden alınanı... Onu, tutunacak tek dalı dahi
            kalmayacak şekilde bu dünyada yapayalnız bırakanı da.
               “Durduracak şansın olsaydı, her şeyini feda etmen karşılığında, durdurur
            muydun?” diye sormuştu babası. Soru, yeniden kulaklarında çınlarken açtı
            avucundaki buruşmaya yüz tutmuş gazete parçasını ve bakışlarını uğursuzca
            sayfaya dökülmüş katran karası harflerden çekip haberin sağ üst köşesindeki
            küçük çocuğun fotoğrafına çevirdi. Gazete haberinde yer alan 6 yaşındaki
            çocuğun, kendiyle aynı renkteki yeşil gözlerine bakarken, zamanın dahi pas
            vuramadığı o güzel görüntüsünün saplanıp kalmasını engelleyememişti zihnine.


                                                                                    189
   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193   194