Page 193 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 193

Betül Sümeyye Sekreter | Acıyı Öldürmek

            sesi duyuluyor, araba uzaklaştıkça ses azalıyordu. En son, fısıltı benzeri bir
            “Hişşt…” sesi kulağa geldikten sonra kayıt sona eriyordu.

               Leyla’ya göre gitmesi gereken en uygun zaman buydu. Her şeyi durdurması
            için en elverişli zaman... O yüzden tereddüt dahi etmemişti bulunduğu zamana
            ait her şeyi geride bıraktığında. Ve yağmur artık iyiden iyiye dinerken, kadın
            yine gazete haberindeki fotoğrafa baktı. Gözünden, tüm hüznüne bulanmış bir
            gözyaşı süzülüp karışırken yağmurun izlerine, fısıldadı oğluna. “Seni bir daha
            göremeyeceğim, ama seni yaşatacağım.” Derin bir nefes alıp, ağır ağır bıraktı
            ağlamasını sona erdirmeye çalışarak.

               Birkaç dakika sonra yağmur tamamen dinmişti. Şimdi kendisini, kendi
            belirlediği sona götürmesi için önünde hiçbir engel kalmamış gibiydi. Bu gece
            kasabanın, koyu karanlığında gizlediği tek katil Karga olmayacaktı. Göğsüne
            dolan belirsiz sancı, içeride bir kum fırtınası yükseliyormuş gibi hissettiriyordu.
            Başını eğip ellerine baktı kadın, titriyorlardı. Kaşları memnuniyetsizlikle çatı-
            lırken yumruk yaptı ellerini ve yok etmeye çalıştı vücudunda gezinen gerilimin
            izlerini. Gözlerini kapatıp içinden 10’a kadar saydı, hiç olmadığı kadar yavaşça.
            Zaman, nefeslerinden dahi ağır akarken kendini bir nehrin suyuna kapılmış gibi
            hissetmesi de neyin nesiydi? Yeniden oğlunu getirdi gözlerinin önüne. Kaburga-
            larına bir bıçak saplanıyormuş gibi oldu ve o anda gözlerini açtı kadın. Karga
            tam karşısında duruyordu.

               Zihninin ardında beliren şeytan öyle güçlü bir yumruk indirdi ki tüm düşün-
            celerine, kadın parmaklarını direkt olarak belindeki silaha götürdü. Adam
            düşünceli gözlerle etrafa bakarken ağzına götürdüğü sigarayı yakmak için elini
            cebine attı. Çıkardığı çakmağın kapağını açar açmaz parlayan alev tutuşturdu
            sigaranın ucunu ve çekerken ilk nefesini, Leyla onu sadece çıplak elle bile öldü-
            rebileceğini düşündü. Aralarında on beş, bilemedin yirmi adım vardı. Tüm kini
            durgun bir suya atılan taş gibi dalgalandırdı düşüncelerini.

               Uzun ve zayıf bir adamdı. Ama oldukça çevik görünüyordu. Gözleri kesin-
            likle kadının hatırladığı gibiydi, içlerinde ruh yoktu. Tam da masum bir canı
            yok etmekte zerre beis görmeyen katillere ait bir özellikti. Dişlerinin nefretle
            kasılmasına engel olamadı Leyla, adamın tam karşısındaki karanlık çalıların
            ardında. Burnundan soluyarak yavaş yavaş çıkardı silahını belinden ve doğrulttu
            adama doğru.




                                                                                    193
   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198