Page 195 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 195

Betül Sümeyye Sekreter | Acıyı Öldürmek

               Karga yerdeki kurşun dolu kutuyu alıp, üzerinde birikmiş yağmur suyunu
            elleriyle sildi. Sonra kızına dönüp yine gülümsedi, “Hadi, içeri geçelim. Soğuk
            oldu.”
               Küçük kız, babasını çekmeye devam ederken Leyla olduğu yerde vicdanı ile
            verdiği o gürültülü savaşın derin sessizliğinde ne yapacağını bilemedi. Buraya
            ne için geldiğini düşündü. Sonra da karşılaştığı şeyi. Adamın elindeki kutudan
            ayıramadı gözlerini. O kurşunlardı tüm hayatını ellerinden acımasızca çekip alan.
               “Yap,” dedi şeytanı umursamazca. Ardından vicdanı ekledi, “...ama yaparsan
            ondan bir farkın kalmayacak.”
               İçindeki fırtına büyüdü. Bir kasırgaya dönüştü. Rüzgârına kapıldı kadın,
            beraberindeki tüm acılarıyla birlikte. Yapamayacaktı. Şu an, bir gün veya bir
            hafta sonrasında da yapamayacaktı. Anlamıştı. O, bir çocuğun elinden babasını
            öylece alabilecek birisi değildi. Her ne kadar o baba, kendi ellerinden evladını
            sonsuza dek almış olsa da... Kaybının acısı yeniden kaburgalarından tırmanırken
            gözünden yaşlar süzüldü. Artık görüşü de hissettikleri kadar puslu ve bulanıktı.
            Hıçkırmamak için kendini tutarken elindeki silah, tüy gibi hafifledi ve kadın fark
            edene kadar parmaklarının arasından kayıp yerdeki dallara çarparak toprak
            zemine düştü.

               Issız gecede yayılan bu fazla yüksek olmayan ses, kolayca Karga’nın ve
            arkasındaki küçük kızın kulaklarına ulaşmıştı. İkisi de durup etrafa bakınırken
            adam doğrudan arkasındaki çalılara ve çitin ön bahçeye uzanan yerlerine doğru
            yöneltti bakışlarını. Leyla, korkuyu hissetti tüm bedeninde. O sırada küçük
            kız kamerayı yere, çimlere doğru çevirmişti, gözlerini babasından ayırmadan.
            Adam kızına beklemesini işaret ederek hızlıca içeri girdi ve kutuyu yere bıra-
            kıp saniyeler içinde elinde bir silahla geri döndü. Çalıların arasındaki davetsiz
            misafirin kalbi tekledi. Kendi silahına uzanmakla uzanmamak arasında kaldı.
            Karşısındaki adam etrafı araştırırken, gözlerini ondan ayırmıyor korkuyla
            titremeye de engel olamıyordu. Bu sırada uzaktan bir müzik sesi duyulmaya
            başladı. Kadın, çalan şarkının Stairway to Heaven olduğunu ilk kez orada fark
            etti. Ses giderek yükseldi, araba evin yanından geçerken geceyi aydınlatan far-
            larının ışığı az da olsa bahçeye doldu. Sonra yavaş yavaş uzaklaştı getirdiği her
            şeyle. Kadın, belki de şimdi, burada ölecekti ve oğluna kavuşma fikri o kadar
            da kötü gelmedi. Onun için cennete uzanan bir merdiven satın alamazdı ama
            en azından zamanda geriye gitmişti.


                                                                                    195
   190   191   192   193   194   195   196   197   198   199   200