Page 194 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 194

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

               Tam o sırada, bahçenin diğer tarafından gelen bir sesle göğüs kafesindeki
            kum fırtınasının yeniden yükselmesi bir oldu. “Baba!”

               Bir kız çocuğuna ait bu ses, kadının kulaklarında defalarca kez çınladı. Tüm
            vücudu kaskatı kesildi, öyle ki sadece silahı doğrultan eli titredi. ‘Baba mı?’ diye
            geçirdi içinden. Yüksek bir yerden dipsiz bir çukura atmak istedi bu kelimeyi.
            Kalbi, kendinin dahi tahayyül edemeyeceği ağır bir acının altında ezildi. Adamın
            bir çocuğu vardı.
               Yeniden “Baba!” diye seslendi en fazla on dört yaşındaki kız çocuğu hızlı
            adımlarla gelirken. Tıpkı babası gibi uzun boyluydu ve yüzü de fazlasıyla ben-
            ziyordu. Ama gözleri adamın aksine, sevgi ve mutluluk doluydu. Kadın o mutlu
            gözlerin ardında kendini paramparça eden bir şeyler buldu; çocuk, babasını
            seviyordu.

               Kaburgalarına bir ejderha pençe attı içeriden. Merak etti o anda, kim oldu-
            ğunu. Sadece olayların gidişatını değiştirmek isteyen acılı bir anne miydi, yoksa
            intikam için gelmiş soğukkanlı bir katil miydi?

               Küçük kız, elindeki kamerayı babasına doğru tutarken, “Bir şeyler söyle,
            video çekeceğim.” dedi gülerek. Sonra kameranın kayıt tuşuna bastı. Karga
            sigarasından son bir nefes daha çektikten sonra onu bitirmeden yere attı ve kızına
            doğru bir adım ilerleyerek gülümsedi. “Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun, değil
            mi?” Kız gözleri parlayarak başını “Evet.” anlamında salladı.
               Leyla yüzüne bir tokat yemiş gibi hissederek öylece onları izliyordu. Gecenin
            kötü kıldığı ne varsa kendinde gibiydi. Nasıl öldürecekti adamı? Nasıl alacaktı
            bir çocuğun ellerinden babasını? Kendi oğlunun minik bedeni geldi gözlerinin
            önüne. İçinde yükselen ağlama krizine karşı koymaya çalışarak sıktı bu kez
            kendini. Öyle ki dudaklarından bir kan tadı yayıldı ağzına.

               Adam ellerini cebinden çıkarıp bahçeye göz gezdirirken, “Doğum günü hedi-
            yeni beğenmene sevindim.” dedi. Tam bu sırada gözüne köşedeki kutu takıldı
            ve birkaç saniyelik tereddüdün ardından oraya doğru yöneldi. Islak çimlere
            basarken temkinli gözleri yerdeydi. “Gelecek sene daha iyisini alırım.”
               Kız, mutlu bakışlarla, hiç konuşmadan adamı çekmeye devam ederken Leyla
            içinden, “Bir çocuğu hediyelerle mutlu ederken başka çocukların bedenine kur-
            şunlar iliştiren adam.” diye geçirdi.



            194
   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198   199