Page 187 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 187
Sebahattin Günday | Sancı
bulunması, korunması çok zor oluyor. Bulunamazsa yokluğuna katlanılması,
dayanılması daha da zordur.’’
“Hocam hiç değişmeyeceksiniz.”
“Hayır, hayır!… Değiştim ben, çok değiştim.’’
Zil çaldı. Bütün sınıf bir dünyadan başka bir dünyaya geçti. Ben de onlarla
beraber. Çantamı, kitaplarımı, kalem kutumu alıp sınıftan çıktım. Sabahın ilk
hâli yavaş yavaş miskinliğini, soğukluğunu üzerinden atmış, gün kendine gel-
mişti. Ortalık biraz daha aydınlandı, koridorlar öğrencilerle, öğrenci sesleri ile
canlandı. Koridor başındaki pencereden dışarıya baktım. Hava daha iyi göründü
sabahın ilk saatlerinden. Öğrencilerin arasından yavaş yavaş geçip merdivenleri
inmeye, sahanlıkları dönmeye başladım. Önümde ve arkamda öğretmenler
odasına doğru yol alan, yürürken öğrencilerle konuşan diğer meslektaşlarım...
Son basamakları da inip koridora dönünce sabahkinden daha aydınlık bir
ortam karşıladı beni. Zemine, sağa sola bakmadan geçemedim koridoru. Hatta
kütüphanenin önüne gelince geri dönüp bir daha baktım arkama ama uzun sür-
medi bu bakış. Gelen arkadaşlarımı görüp vazgeçtim bu arayıştan. Yürüdüm,
öğretmenler odasına girdim.
Günün ilk değerlendirmelerini yapmaya başladılar arkadaşlarım. Sabah,
derse girmeden önce ne kadar durgundu burası. Şimdi, değerlendirmelerden çok,
hepsinde bir çay alma telaşı öncelikli. Çayını alanlar oturdu, almayanlar çay
sırasında ayaküstü sohbetin tadında. Herkes bardağını ısıttı. En son ben gittim
demliğin başına. Bardağa döktüğüm demli çayın kokusunu çektim içime. Taze
çay kokusu... Ohh!.. Mis gibi. Çaysız bir hayat düşünülemez. Hele öğretmenler
odası, asla... Bir yudum aldım, sabah pencere kenarında içtiğim çaya, o ana gitti
düşüncelerim. Yağmur ve rüzgarı, uçuşan yaprakları, geçen zamanı, kaybolan
dakikalarımı düşündüm. Dönüp masaya yöneldim.
Oturdum.
Karşımda kimya öğretmenimiz Yunus Bey…
“Hocam, düşünceli gördüm sizi. Hayırdır?” diyor tebessümle.
“Hayat işte hocam... Düşündürüyor.’’
“Bir şey arıyordun koridorda sanki.”
187