Page 207 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 207
Erhan Çamurcu | Kelebeğin Rüyası
İntihar girişimi o dereceye ulaştı ki, vadiyi tepelerden seyredenler kendi
kendini yok etmeye çalışan dünyanın en tatlı zombi ordusunun istilasına şahit
olurdu. Bütün bu çılgınlıktan kurtulmanın tek yolu vadiden çıkmakmış gibi geldi
bir an ve kanatlarımı tepelere doğru çevirdim. Ben tepenin doruğuna ulaşana
kadar güneş de ‘Kozalar Vadisi’nden elini ayağını çekmiş tepelere yavaş yavaş
el sallamaya hazırlanıyordu. Sanırım gece dedikleri o karanlık şey örtecekti
birazdan bütün gökyüzünün üstünü. “Bu geceyi kazasız belasız atlatabilirsem
yarın öğlene kalmaz sağ salim ölürüm herhâlde.” diye geçirdim içimden. (Ölümle
yüzleşince ironik bir mizah yeteneği kazanıyor hayvan.) Kıpkırmızı kirazlarla
dolu büyükçe bir ağacın yaprakları arasında geçirdim geceyi. (İnsan çocukları
da yakında nasıl olsa öleceklerini bilseler yine de karanlıktan korkarlar mıydı
acaba?) Güneşin tepeye doğru yavaş yavaş tırmandığını gördükçe darağacı
görmüş idam mahkûmlarının ılık ıslaklığı aktı bacaklarımdan aşağı. Çok sürmez
birkaç saate kadar ben de ölürdüm herhâlde.
Gün ışığı bütün göğü kaplayıp da karşımda duran tepeleri birbirinden ayır-
maya başladığımda, gözlerim göğü delercesine yükselen beton tepelere takıldı.
Galiba Tanrı’nın yarattıkları tepe yapmakta Tanrı’yla yarışa girmişti. Betondan
tepelerin camlarından yansıyan güneş muhteşem bir ölüm vaat ediyordu bana.
O anda; “Öleceksem bu beton tepede ölmeliyim.” dedim ve belki de ömrümün
son uçuşu için güneşi bile hapsedebilen bu beton tepeye doğru kanat çırptım.
İnsan evladının şehir dediği bu beton tepeyi görünce bütün ömrüm boyunca
(!) öğrendiğim her şey alt üst oldu. Bu kadar insan evladı burada nasıl yaşayabi-
liyordu? Burada ne kadar çok insan evladı vardı ve bunca insan evladı bu kadar
az havayla, bu kadar az suyla ve bu kadar az ağaçla nasıl hayatta kalabiliyordu.
Onlarca, belki yüzlerce ağacı sökerek diktikleri beton yığınlarının balkonlarında
saksılarda çiçek yetiştiren insanları görünce gülmeden edemezsiniz. Sanırsınız
ki, insan evladı katlettiği doğaya saksılarla kurban adıyor, rüşvet veriyor. Kat-
lettikleri doğada binlerce hayvanın yok olmasına neden olan insanlık (!) birer
ikişer kedi köpek besleyerek doğadan kabul edilmeyecek bir özür dilemeye
çalışıyor… Allah’ım ne büyük rezalet! Babasının parasını çalıp çocuğuna harçlık
vermek gibi bir şey işte. Kocaman kocaman iş makineleri nerde boş bir alan
görse içinde ağaç namına ne var ne yok söküp atıyor, sonra da balkonlarında
saksı besleyip ellerinde tasma gezdiren şu modern zaman mahpuslarını içine
dolduracağı kireç, çimento ve demirden zindanları dikiyor üstüne.
207