Page 224 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 224
Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması
Kapıya ve arkasındakine odaklanması gerektiğinin farkındaydı. Sonuç ala-
mayınca biraz geri çekildi. Ama kulbu hiç bırakmamıştı. Bir şeyler yapmalıydı.
Korku ve merak tüm benliğini ele geçirmeye başlamıştı. Seslenmeliyim diye
düşündü.
Ama o şimdiye kadar kimseye seslenmemişti. Ve kimse de ona seslenmemişti.
Hiç çağırmamış ve çağrılmamıştı. Bu işin yabancısı olduğunu hatırladı. Bilmediği
her şey onu tedirgin ederdi. Vazgeçti bu fikirden ama bir şeylerde yapmalıydı.
Bilmediği iki şeyin arasında kalmamalıydı. Yorulduğunu hissetti. Ayakta dura-
cak hâli kalmamıştı. Dizlerinin üzerine çömeldi. Kapının kulbunu bırakmadan.
Geçerken eğilmesi gereken kapı, ona daha açılmadan diz çöktürmüştü bile.
Kafasını kaldırdı. Kapının üzerinde ufak bir delik gözüne ilişti. Yorgun olan
gözleri parladı biran. Kalan gücünü toplayıp kalktı ayağa.
Kısa dinlenme fayda etmemişti, ama delik onu heyecanlandırmaya yetmişti.
Yaklaştı. Göz gözeydi delikle. Baktı…
Odaklandı. Baktığı koca bir karanlıktı.
Yıkılmadı ama göz devirdi. O kadar çok soru birikmişti ki kafasında, daha
kapıyı bile açamadan bir de ses çıkmıştı başına.
Soruların cevabı duyu organlarında değildi anladı. Peki ses ona yardım mı
edecekti?
Ondan yardım mı bekliyordu? Ya kapı? Açtığına mı pişman edecekti? Açma-
dığına mı? Kovdu bu soruları da. Çünkü zihnini temiz tutmayı severdi. Kendisine
henüz açılmamış kapının deliğinden bakmasının doğru olmadığını hatırladı.
Utandı… Kızdı kendine.
Ama çözüm arayışıydı bu, üstünde durmadı fazla. Titreyen eli hâlâ kapıdaydı.
Ellerini saçlarının arasında gezdirdi. Acaba vurmalı mıyım diye düşündü. Evet
evet vurmalıyım. Bunun yabancısı değildi. Daha önce birçok kez kapı çalmıştı.
Açılanlar, açılmayanlar, açılınca karşılaştıkları, açılmayan kapıları zorlayışları
gözünün önünden film şeridi gibi akmaya başladı.
Yaşanan güzel ve kötü şeyler eşitti gözünde.
224