Page 159 - kappadokia_kralligi
P. 159
G- KAPADOKİALILAR’IN GELENEK VE GÖRENEKLERİ
“Adaleti sevdim, yalanı sevmedim. Arzu ve iradem; yetime ve dula karşı
hiçbir surette adaletsizlik yapılmaması olmuştur. Yalancıyı şiddetle ceza-
landırdım. Fakat tarlasını süreni de mükâfatlandırdım.”
Darius I’in bu ifadeleri tanrı Ahura Mazda’nın krallardan istediği şeylerdi.
Ahura Mazda ayrıca krallardan “İşte, sözde, düşünce ve tasavvurda dürüst olma-
larını, doğruluktan ayrılmamalarını, hayatlarını kutsallaştırmalarını, kibir etmemele-
rini ve vazifelerini hakkıyla yapmalarını” istemekteydi. Darius’tan daha sonraki
yüzyıllarda kurulan Roma Devleti’nde Roma imparatorlarının kendilerini
tanrı ilan ederek kutsallaştırmaları ve Romalı olmayan halka karşı yaptık-
ları adaletsizlikler ve zulümleri ile tamamen entrika üzerine kurulan Roma
yönetiminin nasıl yalan ve ahlaksızlık üzerine kurulduğunu hatırlayarak
Roma’dan yüzyıllar önce kurulmuş olan Perslerin bu prensipleri sayesinde
nasıl çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları anlaşılmaktadır.
Pers halkı; gök olarak ifade edilen kâinatı yaratanın tanrı Ahura Mazda
olduğunu kabul ediyordu. Bunun yanında ışık, ateş, su, toprak ve rüzgâra
tapıyorlardı. Bunlara ibadet olarak kurban kesiyorlardı. Anlaşıldığı kadarı
ile Pers tanrıları genellikle doğal güçleri temsil ediyorlardı. Yukarda bah-
sedildiği üzere Ahura Mazda gökyüzü tanrısı idi. Buna karşılık Ahriman
karanlığın, Vayu hava ve rüzgârın, Tishtrya yağmurun tanrısı idi. Rapithvin
isimli tanrı ise öğle sıcaklığı ile yaz aylarına hükmederdi.
Perslerde tapınak olmadığından kurbanlarını tanrıya yakın olduğuna ina-
nılan yüksek dağ başlarında keserlerdi. Kurbanlarının makbul olması için
rahibin huzuru şarttı. Rahip başı mersin yaprakları ile süslenmiş hayvanı
dağ başında temiz bir yere götürür kralın ve bütün Perslerin mutluluğu için
dua eder (Kendi şahsı için dua yasaktı.), ayini yöneten Maglar ellerinde
“barsman” denilen kutsallar dallardan bir demet tutarak, dualar ve şarkılar
okuyarak ibadete katılırlardı. Kültün kendisi de bir sunağın üzerinde temiz
tutulmuş odunların cayır cayır yanması idi. Odunun safiyetini bozmamak
için insan nefesinin bile değmemesi gerekiyordu. Bu sebepten ateşe yaklaşan
rahiplerin ağızları “paitidama” denilen bir bezle örtülü oluyordu. Tören
muhtemelen kurban kesilerek sona eriyordu .
164
Havyan parçaları kaynatılarak pişirilir ve çevrede bulunan otlar veya
yonca üzerine serilirdi. O esnada Mag (Muğ) denilen rahip mukaddes
164 Kurt Bittel, Kappadokia’da Bulunan Bir Ateş Tapınağı, Türk Arkeoloji Dergisi, Sayı: VI-2,
Ankara, 1956, s. 38-41
159