Page 345 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 2
P. 345

[816] 336 / GEL                    KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹


                                                                         ve  sapan  dairesel  olarak  çevrilerek  hız-
                                                                         lanması  sağlanır.  Dönen  sapan  hızını
                                                                         alınca, boşta kalan kısmı serbest bırakılır
                                                                         ve dairesel hareketin verdiği hızla taş iste-
                                                                         nen yöne doğru fırlatılmış olurdu. Sapan-
                                                                         la taş atma hüneri olan kişiler, ip ile deri-
                                                                         nin birleştiği yere “kaytan” denilen küçük
                                                                         bir  ipek  bez  bağlarlardı.  Oyuncular,  fır-
                                                                         latma sırasında bezin çıkardığı patlatma
                                                                         sesine benzeyen sesten büyük gurur du-
                                                                         yarlardı.  Kaytanın  has  ipekten  olması
                                                                         gerekmekteydi.  Aksi  takdirde  istenilen
                                                                         patlama sesi çıkmazdı. Taraflar bu yön-
                                                                         temle  birbirlerine  taş  fırlatmaya  devam
          Elif TV’nin hazırladığı belgeselde sapantaşının atılışını ve korunma şeklini
          gösteren İbrahim Karlıtekin                                    ederlerdi.  Rakiplerini  attıkları  taşlar  ile
                                                                         geri çekilmeye ve pes ettirmeye uğraşır-
                                                                         lardı.  Çifteönü  ile  Caferbey  mahalleleri
                                    alma, cesaret gibi hususları ön plana çı-
                                    karan zor ve tehlikeli bir oyundu. Rivaye-  arasındaki Mollaoğlu Tarlası, Şıh Tarlası,
                                    te  göre  bu  oyunun  kökeni  Hz.  Davud   Gültepe, Çandır ve Tabaklarönü mahal-
                                    dönemine dayanır. Yine bu rivayete göre   leleri bu oyunun oynandığı meşhur yer-
                                    Hz.  Davud,  kâfirlerden  biriyle  kavgaya   lerdi.  Taş  dövüşü  oyunu,  daha  ziyade
                                    tutuşur ve karşısındaki kâfiri sapan taşıy-  Kayseri’nin  eski  mahallelerinden  olan
                                    la  alnından  vurarak  yere  serer.  Daha   Hunat,  Tabaklarönü,  Atpazarı,  Kürtler,
                                    sonra  bu  mücadele  oyuna  dönüşerek   Caferbey  ve  Çifteönü  gibi  mahalleleri
                                    günümüze kadar gelir. Taş dövüşü oyunu   arasında oynanırdı. İki mahalle, çocuklar
                                    baharın  gelmesiyle  birlikte  Mart,  Nisan   aracılığı ile haberleşir ve taraflar anlaşı-
                                    ayları gibi oynanmaya başlar. Ancak oyu-  lan  saatte  belirlenen  boş  alanda  karşı
                                    nun oynanabilmesi için öncelikle sapan   karşıya gelirdi. Bu iki mahallenin oyun-
                                    denilen  aletin  yapılması  gerekmektedir.   cularının  yanı  sıra  başka  mahallelerden
                                    Sapan,  kol,  haya  (taşın  konulduğu  yer),   oyuncular  da  destekledikleri  mahalleye
                                    kaytan (taş atıldığında silah gibi patlama   yardım  için  gelirlerdi.  Mesela  Çifteönü
                                    sesi çıkaran kısım) ve parmaklıktan oluş-  Mahallesi ile Caferbey Mahallesi arasın-
                                    maktaydı. Sapan, ortasında taşın yerleşti-  da Mollaoğlu tarlasında yapılacak müca-
                                    rileceği,  ayakkabı  yapımında  kullanılan   deleye Tabaklarönü, Söğütlüönü, Çandır
                                    derinin  avuç  içinden  biraz  daha  küçük   ve Çorakçılar mahallelerinden de oyun-
                                    olarak kesilmesi ile elde edilirdi. Yaklaşık   cular katılırdı. Tabaklarönü ve Söğütlüö-
                                    50–70 cm uzunluğundaki üç tane ip, saç   nü  mahallelerinin  oyuncuları  Caferbey
                                    örgüsü  biçiminde  yılan  sırtı  denilen  bir   Mahallesi’ne; Çandır ve Çorakçı mahal-
                                    teknik ile örülür ve derinin karşılıklı iki   lelerinden  gelen  oyuncular  ise  Çifteönü
                                    kenarı delinerek ipler bu delikten geçiri-  Mahallesi’ne yardım ederlerdi. Oyunun,
                                    lip  deriye  bağlanırdı.  İplerden  birinin   futbol müsabakası gibi yoğun bir seyircisi
                                    ucuna düğüm atılır, diğer ipin ucu yüzük   olurdu.  Oyun  esnasında  mahallelerden
                                    şekli verilerek parmağa geçecek duruma   birinin oyuncuları zor durumda kalırlar-
                                    getirilir  ve  böylece  sapan  hazırlanmış   sa o mahallenin 70–80 yaşındaki ihtiyar-
                                    olurdu.  Kolu  uzun  hayası  ufak  olan  sa-  ları  bile  oyuna  katılır  hatta  oyuncular,
                                    panlar, uzun mesafe atışlarında; kolu kısa   seyircilere taş atarak onların da yardıma
                                    hayası büyük olan sapanlar ise kısa mesa-  gelmesini isterlerdi. Oyuncular, yaralan-
                                    fe atışlarında kullanılırdı. Kolu kısa olan   mayı  önleyebilmek  kendilerine  gelecek
                                    sapanlarla, omuz taşı denilen büyük taş-  taşları etkisiz kılmak amacıyla, mevsime
                                    lar atılırdı. Atılacak olan ceviz büyüklü-  göre kış ise paltolarını, yaz ise ceketlerini
                                    ğündeki taş, derinin içerisine yerleştirilir   ters  giyerek,  ceketin  bir  kolunu  serbest
   340   341   342   343   344   345   346   347   348   349   350