Page 157 - kayseri-medeniyetlerin-besigi
P. 157
seyyaHların GÖZünDen kayseri | JOHn macDOnalD kınneır 157
KayserI In the eyes of travelers | john macdonald KInneIr
mağarayı anlatan Paul Lucas, etrafta çok sayıda insan iskeleti oldu- emotions remained alive, and for one other, men and women were less likely
ğunu, bu iskeletlerin çok uzun zaman öncesine ait olmasına rağmen, to wear each other. The love that united them continued for a long time.”
derilerinin üzerlerinde bulunduğunu ifade eder. (Cesetlerin mumya Paul Lucas has a tough moment when he leaves Kayseri. He expressed
olup–olmadığıyla ilgili bilgi vermez.) his comfort in Kayseri, experienced in no other place, praising people
Paul Lucas’ın belittiği yer, eski Mazaka kentinin Beştepeler civa- that he brought food to him every day, and that women offered him
rındaki mezar odalarıdır. Kayseri Müzesi, 1960’larda burada kazılar cake and fruit.
yapmış, tümülüsler ortaya çıkarmıştır. Roma Dönemi'ne ait süslü kaya
mezarları da bulunmuştur. JOHN MACDONALD KINNEIR
“Şehir halkının çoğu nazik ve terbiyeli insanlardı. Çoğu şişman olma- (1814–1815)
larına rağmen, boylarının uzun olması, onları bir yerde avantajlı kılıyordu. John Macdonald Kinneir, soldier, traveler and diplomat, came to
Kadınlar ise Türkiye’deki birçok kadına göre daha çekingendir. Türkiye’de Anatolia in 1813–1814.
kaldığım sürece, beni her zaman şaşırtan bir şey fark ettim. Doğuluların Kinneir who sees the Erciyes mountain range from Boğazlıyan to
zevk konusunda, bizden daha zarif olmalarıydı. Kadınların doğru olan bu Kayseri is no doubt found it tremendous. But it's hard to know if a person
çekingenlikleri, onları daha zarif kılıyordu. Daha az nesneyle sınırlı olunca, comes out at its peak. The information I'm providing tells me it's impos-
duygular daha canlı kalıyor ve mutlaka biri diğeri için yani kadın ve erkek sible. Most of this hill is covered with snow. In October, when I was in
birbirlerini daha az yıpratıyorlardı. Onları birleştiren aşk da daha uzun süre Kayseri, the snow depth reached eight to ten feet.
bu sayede devam ediyordu.” Kinneir continued: “The people of Kayseri claim that the Romans built
Paul Lucas, Kayseri’den ayrılırken duygulu anlar yaşamıştır. Kayse- a castle on the top of Mount Erciyes, where Tiberius–Cesar resides. However,
ri’de yaşadığı rahatlığı, hiçbir yerde yaşamadığını, insanların kendisine despite the smiles of a few people, thay admit that these steep climes have
her gün yiyecek getirdiğini, kadınların kendisine pasta ve meyve ikram not been able to be climbed.”
ettiğini överek anlatmıştır. The city has established itself in the skirts of Erciyes, that the two
arms of this mountain have formed a small gulf among themselves, moving
JOHN MACDONALD KINNEIR up the plains, that the city has risen up among them, and that the stone
(1814–1815) houses offer a beautiful appearance in them.
Asker, seyyah ve diplomat olan John Macdonald Kinneir, Anado- Kinneir; The population of the city is around 5 thousand, 1,500 Arme-
lu’ya 1813–1814 yıllarında gelmiştir. nians, 300 Greeks and 150 Jews.
Boğazlıyan’dan Kayseri’ye gelirken Erciyes Dağı’nı gören Kinneir, “Kayseri plain; from the west to the east altered by the Malatya to the
Strabon’un zirvesinden Akdeniz ve Karadeniz’in görülebileceği riva- Euphrates, or by the river named Karaırmak. The Mount of Erciyes (Mount
yetini tekrarlar. “Bu dağın yüksekliği süphesiz muazzamdır. Fakat, onun Argich), like Elmend near Hamedan in Iran, suddenly ascends on the ovary,
zirvesine bir insanın çıkıp–çıkmadığını bilmek zor. Temin ettiğim bilgiler, although the oval often falls under water during the snowfall as it is from
bana bunun imkansız olduğunu söylüyor. Bu tepenin büyük bölümü, ezeli the Kızılırmak During this season, while the whole country is being devoured
karla kaplıdır. Kayseri’de bulunduğum Ekim ayında kar kalınlığı sekiz–on from drought and heat, this mountain has been covered with snow till the
fit yüksekliğe ulaşmıştı.” half of its height.”
Kinneir devamla: Kayseri halkı, Romalıların Erciyes Dağı’nın The traveler did not specify the date he left Kayseri, which he said
tepesine Tiberius–Cesar’ın ikâmet ettiği bir şato inşa ettirdiğini iddia “I stayed 5 days”. Continuing westward, he first visits Incesu, then the
etmektedirler. Ancak birkaç kişinin teşebbüsüne rağmen, bu sarp ancient cities of Kastabala and Kybistra.
kayaları tırmanmaya muvaffak olunamadığını da itiraf eder.
Şehrin uçsuz–bucaksız diye tamamladığı Erciyes’in eteklerinde WILLIAM JOHN HAMILTON
kurulduğunu, bu dağın iki kolunun ovada ilerleyerek kendi aralarında (1837)
küçük bir körfez oluşturduğunu, şehrin bunların arasında yükseldiğini, In 1835, the English geologist Hamilton took a tour covering the
taştan ve harçtan evlerin bunların içinde güzel bir görünüm sunduğunu Eastern Mediterranean countries. Hamilton, who visited many places of
belirtmiştir. Anatolia, published his observations in 1842 as a book called “Asia Minor”.
Kinneir; şehir nüfusunun 5 bin civarında olduğunu, 1,500 Ermeni, Hamilton, who came to Kayseri in 1837, came to the city through
300 Rum ve 150 Yahudi olduğunu söyler. İncesu and immediately searched for the ways ways to climb Erciyes.
“Kayseri Ovası; batıdan–doğuya doğru kendini Malatya’da Fırat’a Hamilton finds that he can climb the mountain by finding Armenian guides
boşaltan Karasu ya da Karaırmak isimli ırmak tarafından sulanır. Kızılır- from the village of Everek (Develi), but the Armenians send requesters
mak’ta olduğu gibi ilkbaharda karların erimesi sırasında ovaları sık sık su to the governor not to allow Hamilton to climb. Because, two years ago,
altında bırakmasına karşın, İran’daki Hamedan yakınındaki Elmend gibi