Page 39 - kayseri_sehitleri
P. 39

Türklerde İslamiyet Öncesi Şehitlik ve Vatan Mefhumu

                   Nitekim Türkler sosyal dayanışma gereğince zaten devletin temelini oluşturan aileler,
                ordu ve devlet için sadece çocuğunu askere göndermekle yetinmemiş, onun elbise ve yiyece-
                ğini vermesini de vazife olarak bilmiştir. Bunun nedeni anne ve babaların emniyeti, devletin
                güvenliğine ve başarısına bağlı olarak düşünmüş devleti ile hareket etmiş olmasıdır. Aile,
                ordunun adeta bir belkemiği olması ve devletinde en küçük bir birliği halinde kurulmasına
                neden olmuştur. 41
                   Eski Türklerde askerlik kutsal ve önemlidir. Sosyal hayatları da ordu-millet anlayışı üzerine
                kuruludur. Bundan dolayı yiğit erler ve beyler için öldürdükleri düşman kadar taşlar dikildi-
                ğini görmekteyiz. Balbal denilen bu taşlar sahibi için büyük bir onur ve şereftir. Nitekim bu
                balbal taşlarının devamını günümüzde devlet tarafından takdim edilen devlet madalyaları ile
                bir tutmak sanırım yerinde olacaktır. Kendi içinde kategorilere ayrılan bu madalyaların her
                birinin anlam ve dereceleri bulunmaktadır. Eski devirlere olduğu gibi devletine ve milletine
                karşı yapılan fedakârlılıklar ve davranışlar kendisine onurlu bir hatıra olarak bırakılmak
                istenmiştir.  Böylece Türk milletleri devletleriyle bir bütün olarak varlıklarını ayırmadan her
                          42
                daim yaşamışlar, millet olmadan devlet, devlet olmadan millet olunamayacağının en güzel
                örneğini, asırlardır yaşatmışlar ve yaşatmaya da devam etmişlerdir.
                   Filhakika, bu husus dâhilinde her vatandaş da milleti için canlarını vermekten çekinmez,
                vatanın ve milletin zor durumlarında mücadeleden kaçmazdı. Nitekim mağlup olan bir Hun
                hükümdarı teslim olmayı reddederek, “Şimdi ölürsek dünya durdukça kahramanlık şanımız
                yaşayacak; oğullarımız ve torunlarımız başka milletlerin başbuğları olacaktır.”  sözünü söylerken
                                                                               43
                bu ruh ve anane ile hareket etmiştir. Günümüzde de çeşitli siyasi durumlar vuku bulduğunda
                vatanın ve milletin geleceği için önemli olan belirli alan ve bölgelerde sorumlu askeri yetkilile-  39
                rin yasa ve tüzüklerinde de bu ruh ve geleneği görmek mümkündür. Zira sosyolojik anlamda
                “ordu millet” bütünleşmesini gerçekleştirmiş olan Türk milleti, Mete Han’ın mö 209 yılında
                tahta çıkışıyla başlayan tarih günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihi ile aynıdır, bu tarih
                milletimizin tarihi ile aynıdır.  Büyük Alman tarihçisi Otto Franko, “Hunlar ancak Osmanlı
                                          44
                Türkleri ile mukayese edilebilir.”  sözlerini iki farklı çağ ve dönemlerde yaşamış olan iki dünya
                                           45
                imparatorluğunun bazı ufak değişiklikleri dışında teşkilat yapılarında hemen hemen hiçbir
                fark ve değişiklik bulunmadığını ifade etmektedir.
                   Orta Asya’da kurulan Türk devletlerinde ya da diğer Türk devletlerinde de bu değişiklikler
                yoktur. Konumuz gereğince kısaca askerî teşkilatlanmalarına bakacak olur isek; Hunlardaki
                24’lü ordu düzeni Oğuzlarda da karşımıza çıkar. Göktürklerde bu teşkilat “on beg” düzeni olarak
                çıkar.  Örneğin Hun Devleti’nde; Kağanın özel muhafızları, muhafız tümeni, sınır ve garnizon
                     46
                tümenleri, şehir asayişi ve koruma ile görevleri yapısından oluşmaktadır.  Bu yapılanmanın
                                                                               47
                Karahanlı Devleti teşkilatında da sistem olarak hemen hemen aynı olduğunu görmekteyiz.



                41   Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s. 240.
                42   İstiklal Madalyası Tarihçesi ve Tanımı, Türkiye Muharip Gaziler Derneği, Ankara, 1983, s. 10-20.
                43   Osman Turan, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2010, s. 104.
                44   Güler, Akgül, s. 1.
                45   Öztuna, s. 31.
                46   Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, s. 271-272.
                47   Bahaaddin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi, Türk Dünyası Araştırma Vakfı, Ankara, 1981, s211.
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44