Page 43 - kayseri_sehitleri
P. 43
Türklerde İslamiyet Sonrası Şehitlik ve Vatan Mefhumu
Müslümanların hükümdarı saymakta ve derhal esirleri bırakması konusunda uyarmış aksi
halde Konstantinopolis kapısında kendisini bulacağını belirtmiştir. 62
Osmanlı Devleti’nde de bu durum farklı değildir. Devlet-i Aliye’nin temelleri cihad ve
cihangirlik davaları ile kurulmuştur. Osman Gazi’nin rüyasında oluşan koca çınarın dünyayı
sarması, oğlu Orhan Gazi’ye öğütlerinde gaza ve cihadı asla bırakmaması aksi takdirde “İslam
dinini neşir ve tamim etmenin yeryüzündeki hükümdarın vazifesi” olduğunu vurgulaması
sanırım konunun izahına örnek düşecek misallerdir. İstanbul’un fethini gerçekleştiren ve Hz.
Peygamber’in övgüsüne nail olan büyük sultan, Fatih Sultan Mehmet’in “İslamiyeti yüceltmek
ve Allah yolunda savaşmak” için verdiği bu mücadelenin temellerini bu ülkü ve amaçlarda
aramak doğru olacaktır. Osmanlı sultan ve beyleri hep gazi sıfatı ile anılmışlardır. Dolayısıyla
Osmanlı Sultanları gazi ve orduları da gaziler oluyor ve hiçbir devirde dinî ve askerî kuvvet
arasında bu derece bir kaynaşma, birleşme vuku bulmuyordu. Zira bugün dahi bu konudaki
63
ısrar etmelerinin ve ulaşmak istedikleri hedeflerin doğruluğu ispatlanmış ve hakikatte Türk
adına yakışır bir unvan ile hayatlarını sonlandırmışlardır.
Eski Türklerde Alp’lık cihangir ve yiğit savaşçıdır. İslamiyet’le birlikte Alp-erenlik müessesi
oluşmuştur. Mana ve biçimsel olarak hiçbir farkı bulunmamakla birlikte Türk devletlerinin
dayandığı tek güç ordu ile alplık ve şecaatıdır. Olgunlaşmış, bilge özü ile harmanlaşmış olan
bu Alplerin mitolojik olarak bir örtüyle bürünmüş olduğunu görmekteyiz. Alp kelimesinin
Türk dilinde de birden fazla anlamı bulunmaktadır.
Gazi ise; ahiret için sevap kazanma amacıyla savaşan Müslüman olarak tanımlanır. Burada
gazanın dinî-İslami niteliği üzerinde durulmuştur. Gazi için kıtalde elde edilen ganimet dini
bir mükâfattır ve helal niteliğindedir. Türkmenlerin mücadele gücüne İslam mefkûresi 43
64
eklenmiştir. Müslüman gazileri ile Türklerin Alpleri ve Alp-erenleri birleşiyor ve bu ikinci
zümre de dinî bir hüviyet kazanıyordu. Türk geleneğinde savaş-eri olarak gazide bulunması
65
gereken on karakter sayılır: cesaret, yılmazlık, kendine güven, güçlülük ve savaşkanlık, atıl-
ganlık, dayanıklık, yerinde metanetle durma, sabırlılık, fırsatları kollama, yoldaşına vefadır.
Bunlar Dede Korkut ve Danişmendname gibi Türk destanlarında kahramanların vasıflandı-
rılmasında belirlenmiştir.
13. yüzyılda bir yandan Haçlılara, öte yandan Moğollara karşı bir ölüm kalım savaşı veren
İslam memleketlerinde gaza ruhu, toplumları ayaklandırmakta idi. Bundan dolayı bu tarihlerde
gaza heyecanı Anadolu’da Türkmenler arasında doruğa erişmiştir. 66
Anonim Haçlı kroniğine göre; “Türkler, Franklarla kendilerinden başka hiç kimsenin şövalye
diye çağırılmak hakkına sahip olmadıklarını söylüyorlar ve eğer Türkler Hristiyanlığı kabul
etselerdi hiç kimse onların gücüne ve cesaretine ulaşamazdı.” ifadesi o dönemdeki Türk-
67
62 Özdemir, s. 177.
63 Turan, s. 260.
64 Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar-1, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
57. Basım, İstanbul, 2016, s. 26.
65 Turan, s. 259.
66 İnalcık, s. 26-28.
67 Güray Kırpık, Haçlıların Anadolu İstilası Sırasında Selçuklu Savaş Teknik ve Taktikleri (1097-1107), Kurtuluşundan
Günümüze Türk Ordusu 12. Askeri Tarih Sempozyumu Bildirileri- ıı (Sunulmayan Bildiriler) 20-22 Mayıs 2009,
Genelkurmay Askeri ve Tarihi Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2010.