Page 95 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 95
Kayseri’de Ticaret ve Sanayi
1950’li yıllara kadar, sermayenin ve dolayısıyla “sanayi mülkiyetin” fazla güvence
altında olmaması nedeniyle olsa gerek, devlet ile ilişkisi olanların ya da devlet katında
destek görenlerin dışında kalanlar genellikle tasarruflarını başka kanallara aktarmayı
yeğlediklerini de gözden uzak tutmamak gerekir. Zira; Erken Cumhuriyet Dönemi’nde
uygulanan “Ticaret Hukuku” Osmanlı’dan devralınan umdeleri de içeriyor, “ticari uygu-
lamalarda bir sarahat yoktu.” Nazi zulmünden kaçan Alman Prof. Ernest Hirsch’in katkı
verdiği ve günümüze kadar, çeşitli değişikliklerle uygulanan Türk Ticaret Kanunu 1956
tarihli. Yeni Kanun, 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Cumhuriyet Dönemi’nde
ekonomide yeni bir yapılanmanın oluşturulduğu ikinci dönem, 24 Ocak 1980’de, Baş-
bakan merhum Süleyman Demirel Hükümeti ile (24 Ocak kararları) başladı.
“1930 Sanayi Kongresi”
Ankara Sanayi Odası, “Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti” tarafından, “22-23 Nisan
1930 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen Sanayi Kongresi’nin neticesinde ‘Sanayi
Kongresi Raporlar ve Zabıtlar’ adlı bir kitap yayınladı (Temmuz-2008). Bu kitap, “Cum-
huriyetimizin kuruluş yıllarında sanayimizin (ekonomimizin k.d.) içinde bulunduğu
durumu göstermesinin yanı sıra, Cumhuriyeti kuran kadroların sanayileşme konusuna
ne kadar önem verdiklerini ve sanayinin sorunlarına ne kadar ciddiyetle yaklaştıklarını
da göstermektedir.
Kongre, ülke sanayini sektörler bazında ele almış. Sunulan yüzlerce raporda Mensucat,
Gıda, Deri, Taş-Toprak ve Cam, Orman, Kimya, Madencilik sektörleri ve bu sektörlerin
alt sektörlerinin yanı sıra Kaytancılık, Tarakçılık, Kunduracılık, Şapka, Suni Çiçek ve
Sepetçilik, Kendircilik, Itriyat sanayi ve Balıkçılık da değerlendirilmiştir.” Ayrıca bu
kitapta; başta İstanbul olmak üzere, “…dönemin sanayileşmiş illeri olan Bursa, Eskişe-
hir, Edremit, Ayvalık, Isparta, Kastamonu, Denizli, Balıkesir, Ankara, Elazığ, Gaziantep,
Kütahya, Uşak ve İzmir illerine ilişkin raporlar da yer almaktadır.”
Raporları ve zabıtları vaktimin elverdiği ölçüde okudum. 1930’lu yılların başında,
sanayi bağlamında, anılan raporda “Kayseri’nin adı pek yok!” Kayseri’nin adı, ipek
kozası, el halıcılığı, ham deri, Faraşa civarındaki demir madeni gibi çok az konuda geçi-
yor. Mesela o yıllarda yapılması düşünülen İspirto fabrikasının “neden yapılmaması”
gerektiği konusunda verilen rapor çok ilginç ve ilginç olduğu kadar da düşündürücü.
“Kurulmaması” için ileri sürülen raporun başında Şöyle deniyor: “…İki sene evvelisi
Kayseri’de her türlü mevaddı iptidaiyeden (ham madde) ispirto imal edebilecek senevi
3 milyon kilo ispirto kabiliyeti istihsaliyesinde bir fabrikanın tesisi inhisar idaresince
95