Page 143 - Kültepe Kaniş
P. 143

Hukuk | Aile Hukuku
            kalan (mallar için) babamızın vasiyeti gereğince hareket edelim. Sen neye güvenerek rahibe
            kız kardeşimiz ve erkek kardeşimiz olmadan ve babamızın vasiyetini hiçe sayarak babamızın
            mührünü aldın.’ Amur-Şamaş İkũnum’a şöyle cevap verdi: ‘Babamız öldüğünde ben ve sen
            orada bulunuyorduk. Babamızdan bize bir şeqel bile gümüş kalmadı. Ben bir Anadolulu’nun
            firmasına (É nuā’im) girdim ve Anadolulu’nun firmasından 2 mina gümüş (borç) aldım ve
            (bu parayı) babamızın cenaze töreni için harcadım. Babamız öleli 3yıl oldu. Ben babamın
            (mirasından) hiçbir şey almadığım, ve babama ve sana borçlu olmadığım, babamda ve sende
            tek bir tabletim olmadığı ve senin bende hiç malın olmadığı halde mahkemede benden hesap
            soruyorsun. Babam ve sende bir zarflı tablet olmadığı halde beni dava ediyorsun. Eğer elinde
            (iddialarını kanıtlayacak) benim bir zarflı tabletim varsa veya bana karşı kullanacağın
            şahitler varsa, o zaman onları ortaya koy. Ben daha ne söyleyeyim. Babam 3 ay yatağa bağlı
            kaldı. Gümüşü var mı idi, yok mu idi hiçbir şey söylemedi. Babamızın yanında olan sendin,
            yâni babamızdan gümüş kalmadığını sen (daha iyi) biliyorsun ve (üstelik) olmayan şeyler için
            mahkemede benden hesap soruyorsun. Bugün bana içinde çok söz olan bir mektup yazdın.
            Gel zarflı tabletimizi düzenleyelim ve babamızın vasiyetine kulak verelim ve babamızın
            vasiyeti gereğince görüşelim. Babamız öldüğünden beri senin cariyelerini de ben doyuruyor
            ve giydiriyorum. Ticaret kesintiye uğradığı esnada adamlarımı hayatta tutmak için bir
            Anadolulu’nun firmasından 1 ½ mina gümüş aldım ve böylece kendimi ve adamlarımı
            hayatta tuttum. Bugün Anadolulu (istekleriyle) karşıma dikiliyor. Sen beni (malî yönden) bir
            ölüye çevirdin. Ben babamızın malından hiçbir şey almazken sen gittin ve Luhuzattiya’da
            Hanunu ve Anina’dan ½ mina gümüş aldın. Gel, rahibe olan kız kardeşimiz şehir’dedir.
            Erkek kardeşlerimiz de Asur’da oturuyorlar. Gel babamızın vasiyeti gereğince hareket edelim.
            Babamızın vasiyeti şehir’de (bulunuyor). Sen beni cesaretlendireceğin ve herkese onar şeqel
            gümüş vereceğin yerde, insanlarımı hayatta tutmam için, beni yeniden masraf ve borç yapmak
            zorunda bıraktın. (Çünkü) babamız öldüğünden beri şehir’deki adamlarıma onar şeqel gümüş
            gönderdim. Babam Kaniş’e geldiğinden beri ben başka yerlerde bulundum. Onun yanında olan
            sendin. Babamın malî durumu hakkında beni bilgilendirecek olan sensin!’ Bu meseleler için
            Kaniş kārum’u ‘küçük (ve) büyük’ (meclisler) bizim için kararını verdi. Tanrı Kapısında, Tanrı
            Aşşur’un hançeri önünde şahitliğimizi yaptık (Şahitler).” 98
               K. Balkan Eski Asur’da ve Anadolu’da kızların daha çocuk yaşında nişanlandığını ve
            bunun bugün de Türkiye’nin bazı yörelerinde yaşamakta olan “beşik kertmesi” âdetini
            düşündürdüğünü söylemektedir.  Belgelerdeki, Asurlu bir kız kastedilerek” “kız iyice
                                         99
            büyüdü, kalk buraya (Asur’a) gel.” gibi ifadeler bunu doğrulamaktadır. Aşağıdaki mah-
            keme tutanağı bu konuda dikkate değer bir belgedir.



            98  Kt. m/k 69: K. Hecker 2004, s. 286-289.
            99  K. Balkan 1987, s. 417 v. d.

                                                                                    143
   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148