Page 58 - Kültepe Kaniş
P. 58
Prof. Dr. Cahit Günbattı | Kültepe - Kaniş
adı geçen tüccara verilmek üzere, 50 mina Tuhpiya bakırı, 30 mina iyi cins bakır ve 2 kap
yağ vermiştir. Yâni fiyat arttırılarak İşme- Aşşur memnun edilmiştir.
Nerenin olduğu belirtilmeyen bir kral tarafından Kaniş kārum’una yazılmış bir
mektupta kral kārum’a, “Ben sizin oğlunuzum; siz benim babalarımsınız” diye hitap
34
etmekte ve birkaç kere yazdığı halde kendilerinden cevap alamadığını bildirmektedir.
Bu arada, satın alınan malları gönderdiğini ve bunların fiyatının tespitini onlara bırak-
tığını yazmaktadır.
Koloni devrinin büyük küçük şehir devletlerinden oluşan Anadolu’nun siyasî yapısı
dikkate alınırsa, tüccarlar ve Anadolu’daki Asurlu otoriteler belki de bazı küçük ülkelerin
krallarını kişisel dostluk, rüşvet ve ticarî baskı gibi türlü yollarla kendilerine bağımlı
hale getirmiş olabilirler.
Elimizdeki örnek sayısı az da olsa Anadolu’daki bazı siyasî olaylardan, Asurlular
tarihlemede kullandıkları için haberdar oluyoruz. Meselâ, sıradan bir borç mukave-
lesindeki, “Gümüşü (borç olarak) Labarşa krallığı ele geçirdiği zaman aldılar.” bilgisinden
Labarşa’nın Kaniş tahtına oturduğunu öğreniyoruz.
Birden fazla borç-alacak işlemlerinin kaydedildiği “memorandum” diye adlandırılan
metinlerden birinde, “10 mina bakır Huzuzum’un oğlu Aşşur-bāni’dedir. Kaniş savaşın-
dan itibaren birer mina faiz ilâve edecek.” şeklinde bir cümle yer almaktadır. Kaniş’le
35
belirtilmeyen bir krallık arasındaki savaş Asurlu tüccarları öyle derinden etkilemiş ve
hafızalarında yer etmiş olacak ki, bu olay borcun başlangıç tarihi olarak belirlenmiştir.
Metinde geçen līmum adlarından , Kaniş’teki savaşın II. tabaka zamanında, M.Ö. yak-
36
laşık 1890 yılında olduğunu da tespit edebiliyoruz.
Anum-hirbi ve Hurmeli’ye yazılmış mektuplar ve diğer birçok belge, Hitit Devleti’nin
kurulduğu M.Ö. 1650 yıllarına kadar Anadolu’da şehir devletleri tarzında siyasî bir yapı-
lanmanın bulunduğunu ortaya koymaktadır. Anlaşıldığı üzere şehir devletleri rubā’um
olarak anılan krallar tarafından yönetiliyordu. Metinlerde rubātum denilen kraliçeler-
den de söz edilmektedir. Bazı metinlerde bunların hangi krallığın kraliçesi oldukları
da belirtilmiştir. Fakat hiçbir yerde kraliçenin adı verilmemiştir. Devlet yönetiminde
kraliçelerin de yetki sahibi oldukları çok açıktır. Bu konuda sonraki sayfalarda ayrıntılı
biçimde ele aldığımız bir mahkeme tutanağı (Kt. n/k 504) ve kaçakçılıkla ilgili bir mektup
(ATHE 62) özellikle dikkate değer bilgiler içermektedir. Burada cevaplandırılması gere-
34 Kt. h/k 317: İ. Albayrak 2008, s. 113-114.
35 Kt. n/k 1429: 10 ma-na URUDU Kİ A-šur-ba-ni DUMU Hu-zu-zi-im iš-tù nu-ku-ra-tim ša Kà-ni-iš
14
12
13
15 1 ma-na. TA ṣí-ib-tám ù-ṣ[a-áb] (S. Çeçen 1992, s. 50-54).
36 Ṣudāya, Al-ṭāb ve Aşşur-damiq adlı līmu’lar līmu listesinin (KEL A’nın) 82, 83 ve 84. sırasında
bulunmaktadır.
58