Page 62 - Kültepe Kaniş
P. 62

Prof. Dr. Cahit Günbattı  | Kültepe - Kaniş
               Yerli halkın geniş çapta ithal mal satın almaları veya birkaç istisna dışında, aldıkları
            malın ticaretini yapmaları söz konusu değildi. Yâni Asurlu tüccarların asıl müşterisi
            saray ve çevresi idi. Esasen yukarıda antlaşma kararlarını yorumlarken değindiğimiz
            gibi, Asurlu tüccarlara tanınan ayrıcalıkların ve verilen tavizlerin görünürdeki sebepleri
            resmî ve kişisel kazançlarla ilgili olmasının dışında, temel sebep Anadolu’daki kalaya
            olan ihtiyaçtı. Bazı tabletlerde “Burada kalaya çok ihtiyaç vardır” denilmektedir. Kalay
            bakırla karıştırılıp bronz yapmak için gerekliydi. Birbirleriyle zaman zaman şiddetle
            mücadeleye girişen şehir krallıkları, silah yapmakta kullanılan bu stratejik madeni
            elde etmek için Asurlular’a büyük tavizler vermişler ve onların antlaşmalara aykırı bazı
            davranış ve uygulamalarına herhalde göz yummak zorunda kalmışlardır.
               Anadolu’da hem ihracatçı hem de ithalatçı olarak faaliyet gösteren Asurlu tüccarlar
            (tamkārum) Asur şehrinde oturan “ummiānum” denilen büyük sermayedarların ortakları
            (tappũtum) veya acenteleri idi. ummiānumlar tüccarların yanında, bir firmaya (ellutum)
            bağlı olarak daha küçük çapta ticaret yapan “šamallā’um” denilen tüccarlara da kredi
            verirlerdi. Lügatlerde “tüccar yardımcısı” olarak tanımlanan bu kimseler, yakın zamanlara
            kadar Anadolu’da köy köy dolaşarak, bir eşek veya at arabasında taşıdıkları ayna, tarak,
            iğne, incik boncuk gibi ufak tefek eşya satan çerçilerle karşılaştırılabilir.  Anadolu’daki
                                                                         2
            tüccarların çoğu baba-oğul, kardeş veya yakın akrabalardı. Bunlar Anadolu’daki ticarete
            de katılıyorlar yün, bazı kumaşlar, bakır ve hububat alıp satıyorlardı.

               Tüccarlar daha fazla kâr etmek için sermayelerini (be’ũlātum) birleştirerek ortak
            yatırımlara girişirlerdi. Oluşturulan ortak sermayeli şirketler, aslında “torba, çuval”
            anlamındaki naruqqum  olarak anılmaktadır. Katılımcılar naruqqum sözleşmesi gere-
                                3
            ğince bu torbaya hissesine düşen parayı koyardı. İlgili bir metinde şunları okuyoruz:
               “Aşşur-idī Amur-İştar’a naruqqum için 1 ½ mina altın verdi. O (Asur’a) gidecek ve şehirde
            1 ½ mina altını onun naruqqum hesabına ait tablette tüccarın adını kaydedecek. Aşşur-idī’nin
            altını naruqqum’da bir hisse teşkil edecek. (Şahitler).” 4

               Ortak sermaye ile yapılan ticaretten elde edilen kâr ortaklar arasında paylaştırılırdı.
            İsteyen ortak yatırdığı parayı geri alabilir veya hissesini bir başkasına devredebilirdi.



            2   Hammurabi Kanununun 97-100. maddeleri bir šamallā’um ile kendisine kredi veren tüccar arasındaki
               ticarî ve hukukî ilişkiler hakkındaki kararları içerir. Bir šamallā’um (ticaret için) gittiği yerde zarar
               ederse, borç aldığı anaparayı tüccara ödemek zorundadır (Mad. 102). Eğer yolda soyulursa, tanrı adına
               yemin ederek serbest kalacaktır (Mad. 103).
            3   Kültepe tabletlerinde yaklaşık 120 litlerik bir hububat ölçeği olarak da geçer.
            4   AKT I 68:   1 1/2 ma-na KÚ.Gİ   a-na na-ru-qí-im   A-šur-i-dì   a-na mur-İštar i-dí-in   i-lá-ak-ma i-na    6
                                                 3
                                    2
                                                                          5
                                                         4
                      1
               a-limki i-na   ṭup-pí-im   ša na-ru-qí-šu   1 1/2 ma-na KÚ.Gİ   šu-um DAM.GÀR-ri-im   i-lá-pá-at KÚ.Gİ
                                           9
                                                        10
                                                                          11
                                8
                        7
               12  ša A-šur-i-dì   qá-tí na-ru-qí-im   e-pí-iš (şahitler).
                                       14
                         13
            62
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67