Page 64 - Kültepe Kaniş
P. 64
Prof. Dr. Cahit Günbattı | Kültepe - Kaniş
Babanın ölümünden sonra kardeşler arasında miras paylaşımından doğan anlaşmaz-
lıkların ele alındığı bazı metinler de bukonuda bizi aydınlatmaktadır. Kaniş’te yerleştiği
anlaşılan bir Asurlu’dan kalan mirasın iki oğlu arasında paylaşılması hakkındaki bir
metinde kardeşlerden birisi, “Babamızın vasiyeti gereğince Kaniş’teki ev, hizmetliler ve
mobilyalar bana aittir. …….. Geri kalan hissem için geleceğim ve Kaniş’teki evi göreceğim.”
7
demektedir.
Anadolu’daki tüccarların Asur’daki eşleri veya kız kardeşleri onların bir iş ortağı gibi
her türlü ticarî ve hukukî işlerini yürütüyorlardı. Bu arada kocalarının veya kardeşlerinin
gelir ve giderlerini yakından takip ve kontrol ediyorlardı. Bu konuda bazı kadınların
ön plana çıktıkları görülmektedir. Bunlardan birisi Kaniş’in büyük tüccarlarından
Ennum-Aşşur’un karısı Nuhşātum’dur. Kocası bir mektubunda onu, “çok para harcadığım
(hakkında) niçin aptalca şeyler yazıyorsun” diye azarlamaktadır. Diğer bir mektubunda
8
da çeşitli ailevî konular üzerinde durduktan başka, Nuhşatum’a şöyle yazmaktadır:
“Mektubumu dinlediğin günde baltaları, çekiçleri, kemerleri, ayakkabıları, süpürgeleri (?),
çeşitli erkek ayakkabılarını seyahate çıkışına kadar buraya gönder. Nabrītum torbalarını ve
keten (torbayı da) buraya gönder.” 9
Bu metinler Anadolu’ya bilinenler dışında daha pek çok malın Asur’dan getirildiğini
göstermektedir.
Kaniş’teki, şimdiye kadar ortaya çıkarılmış en büyük arşivin sahibi olan tanınmış
tüccar Usur-şa-İştar’ın kız kardeşleri Şimat-Su’en ve Akadia da ailenin ticarî faaliyetleri
içinde aktif olarak yer alan kadınlardı. Her ikisi de ağabeyleri Usur-şa-İştar ve diğer
kardeşleri Hunia ile her konuda haberleşiyorlardı.
İhraç edilecek malların sağlanması ve bunların Anadolu’ya sağlam bir şekilde ulaştı-
rılması için sarılması, paketlenmesi, eşeklere yüklenmesi gibi büyük bir çabayı ve malî
kaynağı gerektirmiş olan işlerde büyük sorumluluk kadınlara düşüyordu. Gerektiğinde
kadınların da mühürledikleri senetler korunmak üzere kendilerine bırakılıyordu. bēt
ālim “şehir dairesi”, bēt līmim “līmum dairesi” gibi resmî kurumlara muhatap oluyorlardı.
7 I 705: K. Hecker-G. Kryszat 1998, s. 278-279.
8 AKT 3, 80: ki-ma KÚ.BABBAR ma-dam-ma ag-t[á-a]m-ru mì-šu-um a-wa-tim li-[lá-tim] ta-áš-ta-
28
26
27
na-pì-ri-im
9 AKT 3, 79: i-na UTUši ṭup-pí-i ta-ša-me-i-ni pa-ší na-ki-pí iš-ra-tim šé-na-tim sí-sí-ni a-ni-ki
20
19
21
18
22
d
mì-ma šé-na-tim ša za-ak-ri-im a-na ha-ra-ni-a a-na wa-ṣa-i-a šé-bi4-lim na-áb-ri-a-tim ša i-lá-
26
25
23
24
tim ù ki-ta-a-am ra-bi-tám šé-bi4-lim
27
28
64