Page 126 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 126

yatsı vakti  geçmiş, erler yarı uykuda, çevreyi
                                  gözlüyordu. Atları aşağıya Nazmiye’nin  Dere’ye
                                  indirmişler  ve zaptiyeler pusu yerinde beklemeye
                                  başlamışlardı.
                                      Geceleyin ancak kanun kaçakları, eşkıyalar ve kötü
                                  niyetli insanlar ortaya çıkıyordu. Hele  dehşet saçan,
                                  Ermeni koluna saldıran eşkıyanın izi buralarda idi.
                                  Şafak vakti kuyu başına gelip oturduğu söyleniyordu.
                                     Vadideki derin sessizlik zaptiyeleri etkiledi. Aradıkları
                                  Hacı sanki bir şeytandı ve her an, her yerde olabilirdi.
                                  Efsaneleşen kanlı katili bu gece,    tuzağa
                                  düşüreceklerdi. Kayanın dibindeki çalı altında bir ateş
                                  böceğinin pırıltısı vardı. Çıkan ölgün  ışığı birkaç
                                  jandarma gördü ve bunu hayra yordu. Gece yarısı,
                                  pusucuların etrafında gezen yarasaların kanat sesi hiç
                                  eksilmedi. Yarasanın salgısı insanın gözüne geldiği
                                  zaman kör ettiği söyleniyordu. Yarasının kanat  sesini
                                  duyan er, hemen gözünü yumuyor gözünü yumunca
                                  da, uyumak aklına geliyordu. Zaten yorgun olan asker,
                                  kendini tutamıyor ve bazen kısa vadede tatlı bir uykuya
                                  dalıyordu.
                                     Gecenin  ilerlemiş saatinde uyumamış olanlar
                                  karanlığı gözlüyor, çevrede yadırganacak bir hareket
                                  arıyordu. Nihayet bekledikleri oldu. Yukarda, Çiloğlu
                                  Gediği’nde bir hareket  belirdi. Daha  şafak atmamıştı
                                  ama gece yarısı birisi ağaçların altından hareket
                                  ediyordu. Yıldızların soluk  ışığında beyaz giysili bir
                                  gölge, ağaçların duldasında, üzüm çubuklarının
                                  dallarından atlaya atlaya geliyordu.
                                      Cafer Binbaşı geleni gördü. Erlerin ses çıkarmaması
                                  için içinden dua ediyordu. Gelen kimse etrafın
                                  sessizliğine o kadar güveniyordu ki, saklanmaya,
                                  sakınmaya gerek görmüyordu.  Eşkıya  şafak vakti
                                  Boncuk Kuyu’ya gelir diyorlardı. Daha da şafak vaktine


                                                           118
   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131