Page 124 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 124
Yunus Çavuş geceleyin Boncuk Kuyu’ya gitmeye
karar verdi. Bir gece gizlice Boncuk Kuyu’ya yanaştı.
Bir elinde tabanca ve diğer elindeki su güğümleri ile
kuyu başını iyice gözlemledi. O zifiri karanlıkta kuyu
başında yadırganacak bir şey göremedi. Kimselerin
olmadığını anlayınca da kuyuya yanaştı. Zincire bağlı
aşırma kovasını kuyuya salladı. Su kovasının batması
için her suya vuruşunda, özlemini çektiği suyun
gümbürtüsü geliyordu. Gümbürtülerle gelen ses,
kuyuda yankılanıyor, bir kaç kere suya dalıp çıkan
kova silme su ile doluyordu. Suyun bol olduğu
zamanlarda ki gibi kova çekilirken suyun fazlası kuyuya
dökülüyor ve Yunus Çavuş bu sesi zevk ile dinliyordu.
Böylece birer birer güğümler doldu. Güğümleri
doldururken garip bir ses çıkıyor ve bu ses nedense
Yunus’a çölde susuz kaldığı günleri hatırlatıyordu.
Yunus susuzluğun çaresini bulmuştu. Susuz kalan
komşulara yardım ediyor, yatsı ezanından sonra Yunus
seferlere çıkıyordu. Ne var ki niyet ahalisi hala
korkudan kuyu başına inmiyordu. Yunus Çavuş ise, bir
gecede birkaç sefer yapıyor ve evlere su taşıyordu.
Evlerde kuyu başına inecek yüreklilikte kimse
kalmamıştı. Gece dahi olsa eşkıya korkusu bir yana,
cin, şeytan, kepuze, komitalar, ayrı ayrı belalardı.
Ancak, Yunus Çavuş’un su seferleri onları kurtardı.
Yunus Çavuş, dualar alıyor, çavuş sayesinde
susuzluğa çare bulunuyordu. Güğümlerle gelen suyu
bir damla bile ziyan etmeden kullanıyorlar, kokusuz ve
bitsiz suyu lezzetle içiyorlardı.
Yunus Çavuş’un su taşıması, insanlara yardımı,
üstelik Gavur Hacı’ya karşı Ermeni tehcir kolunu
kurtarması daha da ünlenmesine neden oldu. Bir araya
gelen komşular, hep Yunus Çavuş’un
116