Page 131 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 131
adamdaki silah? Elindeki su güğümleri. Güğümlerle,
suyu kalmayan komşulara su taşıyor. “
Kumandan gösterilen sağlam deliller karşısında
geriledi. Öyle ya eşkıyanın tüfeği olurdu. Bunun elinde
iki su güğümü vardı. Belli ki güğümlerle su taşınırdı.
Kumandan olayı yeni yeni anlıyor ve adamın yaptığı
işin başkalarına yardım olduğunu nihayet görüyordu.
Fakat kendisine de laf söyletmemek istiyordu. Yeniden
üsteledi.
“ O halde bu kim yahu? Eşkıya değilse kimdir,
necidir? “
Yunus’a döndü ve sordu. Bu arada Yunus’un bağlı
elleri çözüldü ve iplerden kurtulan ellerini bileklerinden
oynatıp duruyordu.
“ Söyle bakalım? Nerede kağıtların? Yoksa sen,
çölden kaçıp gelen kaçak mısın? Bir de Ermeni tehcir
kolunu kurtarmışsın. Sen o isen, yine yakalayacağım.
O değilsen kağıtlarını göster. Sana yazık olmasın! ”
Bu arada Nazmiye Nine yetişti. Olanı biteni anlamak
için bir müddet sessiz kaldı ve sonunda kalabalığın
arasına daldı. Durmadan söyleniyordu..
“ Ey Binbaşı! Bir evladımı daha götürüp, yaban
illerde savaştıracaksın ha? Sonra da şehit olacak. Ha
bir şehit asker de eksik olsun, ne çıkar? Giden
gelmiyor, savaşan şehit oluyor. Düşman buralara
gelemez. Gelirse göreceği vardır. Ha bir kişi eksik olsa
ne çıkar? Bak bize su taşıyor, derdimize ilaç oluyor.
Asıl eşkıyayı yakalamanız gerekirken onu değil, bula
bula Yunus’umuzu buldunuz. Onu bağışlayın. Benim
evlatlarım, kocam gitti, gelmez. Bu da gidecek, bir
daha gelmeyecek. Bunu bari bırakın “ diyor, Nazmiye
Nine’nin feryadı karanlıkta dalga dalga yayılıyordu.
Sesleri duyan kalabalık gittikçe çoğaldı. Gürültüye
uyanan Cırık Gediği’ne koşuyordu. O gece yarısı
123