Page 136 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 136
yapacak, yıkılan duvarları örecek kimse yoktu artık.
Onun güleç ve yumuşak hallerini hasretle anıyorlardı.
Dayanakları gitmiş, şimdi sahipsiz ve yalnızdılar.
Zaptiyelerin Gavur Hacı yerine, Yunus Çavuş’u
yakalamasından bir kaç gün geçmiş ve Hacı yarı
uykuda, yine gözlemine devam ediyordu. Hacı
gözlemlerinden yine plan yapmaya uğraşıyordu. Böyle
düşünceler içinde kalmışken hemen yanı başında bir
tıslama sesi duydu. Sesin kaynağını arayınca, boz
renkli iri bir yılanla burun buruna geldi. Yılan başını
kaldırmış, çöğelmiş, çatal dili dışarıda, Hacı’yı
gözlüyordu. Hayvanın Eğri Kaya’nın pek yakınında
yuvası vardı. Burayı mekan tutanı anlamaya
çalışıyordu. Hiç bir varlık yuvasının tehlikeye düşmesini
istemezdi. Yılan da hemen burnunun dibinde ki bir
yabancıyı istemiyordu. Bir kaç gündür gözlemiş ve her
seferinde insanı yuvasının yakınında görmüştü.
Yılan hayli kalın ve üçgen biçimi kafası ile zehrini
akıtmaya hazırdı. Boz rengi ve balıksırtı derisi parlıyor
ve yılan çöğeldiği yerden Hacı’yı gözlüyordu. Yılan
tıslamasa, Hacı onun yine farkına varmayacaktı. Bu
zehirli yaratık nasıl da habersiz yanına kadar
sokulmuştu. Sessiz ve sinsi hayvan, aynen Hacı gibi
niyetini belli etmiyor, sonrada ansızın saldırıyordu.
Hacıya çivi gözlerini dikmiş, öyle bakıyor, inceliyordu.
Hacı ise ilk anda ki dehşetten kurtuldu. Birden
ayaklandı ve kayanın diğer tarafına geçti. Böyle
durumlarda, Hacının yapacağı tek şey vardı. O da
yılanın varlığına son vermekti.
Tüfeğini omuzladığı gibi nişan aldı. Hayvan bu büyük
tehlikeyi anlayamadı, Hacının uzaklaşmasını kendi
iyiliğine sandı. Bu bakımdan tıslaması ve öfkeli hali
sona erdi. Yavaş kıvrımlarla, kendinden emin
yuvasının yolunu tuttu. Hacı bir yılan için kurşuna
128