Page 137 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 137
kıyamazdı. Bu yüzden bir müddet daha yılanı
namlunun ucunda tuttu. Sonra tüfeği indirdi. Şu pis
hayvan için kurşunu harcamak doğru değildi. Yılan
şimdi savunmasız ve yavaş hareketlerle gittiğine göre,
sağlam bir değnek veya taş ile işi bitirebilirdi. Şimdi
zararsız görünüyordu ama Hacı nerede bir yılan görse
onu öldürmeden yapamıyordu. Hacı’nın, eline böyle bir
fırsat geçmişken duramazdı. Öldürmeye, ezmeye
meraklı Hacı, zaten dağda yılanlarla bir arada
yaşamanın tehlikesini biliyor ve önüne çıkan her yılanı
öldürüyordu. Hacı zararsız da olsa yılanlardan iri, ufak,
sarı, siyah demez, gördüğü her yılanın mutlaka
hesabını görürdü. Şimdi savunmasız halde ve sakin
kıvrımlarla giden yılanı da sağ bırakmazdı. Sivri ve
kocaman bir taş aldı. Ansızın ve bütün gücü ile yılanın
baş tarafına indirdi. Hayvan bir anda toplanıp
çöreklendi. Boyun omurgası ezilmişti. Artık hareket
edemiyordu. Hacı bundan istifade ard arda taşları
vurdu. Yılan bir değil bir kaç yerinden ölümcül yara
aldı. O ancak kıvrılıp kaldığı yerden fersiz gözlerle
hasmını süzüyor, sanki Hacı’nın resmini çekiyor,
bakışlarını ve kendini Hacı’nın yüzüne, alnına,
gözlerine resmediyordu. Bir müddet sonra gözlerin
parlaklığı söndü ve tamamen hareketsiz kaldı. Bu
arada başına ve gövdesine birçok darbe inmişti. Canlı,
diri ve siyah, sarı pullarla kaplı gövde böylece yerini,
kanlı bir pelteye bıraktı.
Hacı öldürdüğü yılanın kuyruğundan tuttu, başına
kadar kaldırdı ve daha iki karış yukarda, boyu
olduğunu gördü. Eşi aklına geldi. Yılanlarda garip bir
iletişim vardı. Yılanlar eşlerini bırakmıyor ve eşinin
başına gelenleri sağ kalan nasılsa biliyordu. Belki de
ölüm anında kendi resmini, öldürenin gözüne, yüzüne
resmediyor ve sağ kalan eş bu yüzden öldüreni
129