Page 140 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 140
patlıyordu. Böyle insanlara kurşun da işlemezdi. Hatta
atılan kurşun, dönüyor atana geliyordu. Hacı bir belaya
bulaşmamak için Kara İsmail’den uzak durmaya özen
gösteriyor, hocanın evinin yakınından bile geçmiyordu.
Fakat Hacı şimdi Kara İsmail’e muhtaçtı. Ondan
korkuyor, kinini öfkesini çekmemeli diyordu. Fakat
yılanların zehri daha korkunçtu. Yılan düşman bildiğinin
boğazına dolanıyor veya ağzından boğazına akıyordu.
Bunlara tek çare şerbetlenmekti. Ne olursa olsun
hocaya gitmeli ve hocadan şerbetlemeyi istemeliydi.
Hocayı kızdırmaya gelmez, şerbetlenme yapmam
derse çaresiz dönerdi. Ömründe ilk defa birine boyun
eğecekti. Hocanın cinlerine, perilerine, yılanlarına,
kuşlarına karşı duramazdı. Uğursuz hoca, kendisini
yılanlardan ve yılan korkusundan kurtarabilirdi.
Mahrumlarda, Akkaya’da, Beğendik bağlarında
başka hocalar da vardı. Onlar da şerbetlenme
yapıyordu. Fakat Semerci Hoca’nın yaptığı büyüler ve
şerbetlemeler tutmuyordu. Kara İsmail’den başka
hocaların yaptığı okumalar, üflemeler işe yaramıyordu.
Semerci Hoca bir koyun derisi üzerine yazılar yazıyor,
sonrada deriyi güneşe bırakıyordu. Deri kuruyup
büzüldükçe ilgilisinin ruhu sıkılıyor, şayet ölüm
isteniyorsa, boğulup gidiyordu. Böyle deniyordu ama
Semerci Hoca’nın büyüsünün hiç işe yaramadığı
söyleniyor, amma velakin Kara İsmail’in yazdığı
muskalar, kurşun dökmeler, verdiği nefesler her şeye
iyi geliyordu. Kara İsmail’den Hacı ne kadar çekinirse
çekinsin, sonunda onun kapısını çalmalıyım diyordu.
Aslında elindeki mavzer her türlü büyüyü bozar, attığı
kurşun hedefini darmadağın ederdi. Aslında hocadan
korkmanın alemi yoktu. Elindeki silah belki de hocadan
üstündü
132