Page 141 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 141
Eğri Kayayı terk eden Hacı, Kara İsmail’in bağının
yolunu tuttu. Her ihtimale karşı tüfeğini hazır tutuyor ve
mermi namluda sürülü öyle yürüyordu. Şu adam bu
çevreye nam salmıştı. Kara İsmail dendi mi akan sular
duruyordu. Hastalar, büyü, cazı yaptıranlar, hocaya
para pul vermiyordu. Zaten Kara İsmail kimseden
metelik almazdı. Almadığı içinde insanlar Kara İsmail’in
kapısından eksik olmuyor, onun yılanlara kuşlara
istediğini yaptırttığı söyleniyordu.
Hocanın evi Yılanlı Dağı’nın eteklerindeki ufak bir
tepenin üzerine kurulmuştu. Tepe kayısı ağaçları,
bademler, cehri çalıları, sumak ağaçları ile kaplıydı.
Hocanın evine dar bir yoldan gidiliyordu. Nedense
ağaçların sıkça olduğu bu yerlere kimse girmez,
ağaçlardan sonra herkesin bağına benzer üzüm
bağları başlardı. Fakat komşular bilirdi ki hocanın
yetiştirdiği üzümlerin eşi yoktu. Ondan iyi üzüm
yetiştiren olmuyordu. Hem kocaman salkımlar olur,
hem de tarifsiz güzellikte lezzetli ve tatlı üzümler
yetişirdi. Ahali, hocanın bağına bahçesine iyi baktığını
düşünmez, onda ki keramete inanırdı.
Gavur Hacı, Kara İsmail’in bağına yaklaştıkça içine
bir korku düştü, bunca kan dökücülüğüne rağmen
hocadan da, hocanın bağından da, korkuyordu. Bildiği
kadarı ile hocanın bağına, bahçesine ve evinde
barındırdığı hayvanlara hiç dokunulmayacaktı. Hocanın
evine tehlikesizce girmenin ilk yolu buydu. Onlara
dokunulmadığı zaman, misafire de bir şey olmuyordu.
Ev uzaktan göründü. Dört bir tarafını ağaçlar sarmış
ve ev ortada dikili duruyordu. Sekinin ortasında ki su
kuyusunun ağızlığı uzaktan seçiliyordu. İki tarafı kapalı
ve önü açık kurt ağzı ötmenin hemen yanında tokana
vardı. Sekinin diğer ucunda ise ahır ve samanlık yer
alıyordu.
133