Page 146 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 146
Kurt ağızlı ötmede eşya çok azdı. Taştan duvara
gömülü yüklüğü ince bir örtü kapatıyordu. Yapının dip
tarafında mağara gibi kuytu bir yer daha vardı. Ötmeye
bitişik kara taştan yapılma tokana ötmeye destekti.
Hacı ne diyeceğini şaşırmış, hocanın sözlerini
anlamadığı halde onun tavrından etkilenmiş, vakit
kazanmaya çalışıyor, etrafta neyin ne olduğunu
anlamaya uğraşıyordu. Hocanın tok sesi yeniden
duyuldu.
“ Kabadayılık kötü şeydir. Hele insan öldüren
doğrudan cehenneme gider. Kimse kimseden korkmaz.
Korkutup bir şeyler elde ederim, buralara hakim olurum
diyorsan, bil ki hakkı yenen hep alacaklıdır. O borcunu
sana çok korkunç şekilde ödetirler. Ödetirler de eyvah
dersin. Ben bunu neden yaptım dersin. Neden herkes
gibi olamadın? İnsanlara uyum gösterip herkes gibi
yaşasaydım dersin. Eşyayı, canlıları ve insanları
sevsen ne kadar rahat ederdin. Böyle yapmadığın için
sonun kötü olacak.“
Hocanın sesi, Hacı’ya bir hançer gibi batıyor, işin
sonu nereye varacak bilemiyordu. Buraya
şerbetlenmeye gelmişti. Oysa hoca onun
kötülüklerinden dolayı cehennem kapılarını açıyor, ona
insanlığın, insan olmanın gerçeğini göstermeye
çalışıyordu. İşin garibi hoca konuşurken her delikten bir
yılan çıkıyor, sanki söylenenleri dinliyordu. Hocaya
karşı gelse buradan nasıl çıkacak, bu yılanlardan nasıl
kurtulacaktı, Hacı’nın feleği şaştı, korku dolu bir titreme
tüm bedenini sardı.
Hoca her şeye hakimdi. Hoca her şeyi biliyordu.
Eğri Kaya da yılanın öldürülüşünü, Hacı’nın
marifetlerini biliyordu. Hoca durmadı ve yine konuştu.
“ Yunus senin yüzünden yakalandı. Oysa
komşulara yardım ediyor, evlere su taşıyordu. İnsanlar
138