Page 147 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 147
babalarını, kardeşlerini Yunus’un şahsında görüyor ve
ona dayanıyor, ondan güç alıyordu. Çaresizliğin,
kimsesizliğin ne olduğunu bilemezsin. Onun için,
farkında değilsin ama zavallılığından, tüfeğini yanından
ayıramıyorsun. Sen bu insanları dayanaklarından
mahrum ettin. Paran olduğu halde sırf insanları
korkutmak için haraç istedin. Böyle yapanlara insan
denmez! ”
Hacı sesi gürleyerek çıkan adamın karşısında
titriyor, bir insandan ilk defa korkuyordu. Yılanlara,
akreplere hükmeden ve her şeyi bilen bu adam bir
garip kişiydi. Öfke dolu gözlerinden ateşler çıkıyor,
siyah ve gür sakalı parlıyordu. Hacı son bir gayret ile
yalan konuşmayı denedi.
“ Hoca Efendi! Kulun kurbanın olayım. Ben bir şey
yapmadım. Yunus’un yakalanmasında benim suçum
yok. Onu zaptiyeler yakalamış. Benim haberim bile
yok. Herkes kendi yolunda! Fakat o beni öldürmeye
kalktı. Onun niyetini anladım da canımı zor kurtardım. “
“ Yezit! Senin gibi bir katilden herkes kurtulmak
istiyor. Koyun Baba’da Ermeni kolunu düşürdüğün
tuzaktan, onları Yunus kurtardı. Bilesin ki Ermeni
olmuş, Urum olmuş, Hırıstıyanmış, fark etmez. İnsan
insandır ve hepimiz tek bir Tanrı’nın kuluyuz. Tek ve
katı gerçek, ölüm ile herkes eşittir. Ölümle eşitlik,
insanlar için ortak bir olgudur. Doğum ve ölüm
insanların eşitliğini ortaya kor. Bunlar olunca insanların
renkleri, dilleri ayrı olsa bile artık eşittir. Bu yüzden
Müslüman’mış, Hıristiyan’mış insanları ayırmak büyük
gaflettir. “
Hoca, Hacı’ya gözlerini dikmiş, kırpmadan
bakıyordu. Bir az durdu ve devam etti.
“İnsanlar mutlaka eşit olmalı. Kimsenin kanı kimseye
helal değildir. İyi insanlar başkalarını düşünen, tabiatı
139