Page 143 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 143
salabilirdi. Hacı tüfek elde, kendisini hocanın sekisine
dar attı.
Hoca, Gavur Hacı’nın geleceğini bilmiş gibi, sekinin
bir köşesinde sakin bir şekilde bekliyordu. Hacı’nın
apar topar sekiye düştüğünü gördü. Hacı sıkı sıkıya
tuttuğu mavzeri elde, doğrulunca Kara İsmail ile yüz
yüze geldi. Geldi de bu sefer de hocadan korktu, ne
yapacağını, nasıl davranacağını bilemedi, hocanın ateş
gibi yanan gözlerine takılıp kaldı. Olduğu yerden sanki
kımıldayamıyordu. Ancak hocanın içe işleyen sesi,
kendine getirdi.
“ Hacı Efendi! Şerbetlenmeye geldin değil mi?
Silahla buraya girenin sonu iyi olmaz. Silahtan
hoşlanmam. Tüfeğini bırak. Bırak ta adam gibi
konuşalım! ”
Hacı şimdiye kadar kimselerden emir almamıştı.
Fakat hocanın yüreğine işleyen sesine karşı duracak
gücü bulamadı. Hem nereden biliyordu da
şerbetlenmeye geldin diyordu. Ürpertiler içinde ki Hacı
tüfeğini yavaşça duvara dayadı. Harçsız duvardan bir
başka yılan başı uzanmış, sanki konuşulanları
dinliyordu. Hacı’nın korkudan ödü patladı ve o yüzden
sesi titrek ve cılız çıktı.
“ Hoca Efendi! Ben dağ bayır geziyorum. Gittiğim
yerlerde sıkça yılana, akrebe, büyüye rastlıyorum.
Bunlardan birisi beni soksa, yardıma gelecek kimsem
yok “ diyebildi.
Kara İsmail bir eli ile gür ve siyah sakalını okşuyor,
Hacı’nın çaresiz halini seyrediyordu. Kara İsmail sanki
Hacı’nın yüreğini okuyordu. Bir müddet sessizlik sürdü.
Kara İsmail, Hacı’nın ne istediğini biliyordu. Birden
konuşmaya başladı. Hacı küçülmüş, çaresiz ve gerçek
çehresi ortaya çıkmıştı.
135