Page 329 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 329

kutlanıyordu. Tüm niyet ahalisi şenliğe katılmış, evden
                                  eve haber gidiyor, Hacı  Mustafa Efendi’ler de ki
                                  delikanlının erkek kılığına girmiş bir kız olduğu ve
                                  Ahmet Efendi ile nişanlandığı ilan ediliyordu. Haberi
                                  duyan önce şaşırıyor, sonra şenliğe katılıyordu. Haberi
                                  alan silah atıyor, çocuklar ve genç kızlar tef dümbelek
                                  çalıyordu. Erkek çocuklar ise keven sallıyor, alamet
                                  yakıyordu.  Gökte mehtap belirmiş, akan yıldızlar
                                  altında iki genç el ele sekinin çiçekliğinden vadiyi
                                  seyrediyordu. Sallanan kevenler, yanan ateşler, atılan
                                  tüfekler, çalınan defler dümbelekler gençlere tarifsiz bir
                                  mutluluk verdi.
                                      Artık  Şükriye’yi ahırda yatırmadılar. Emine ana
                                  çukurda yatmadı. Hacı  Mustafa Efendi yıldız köşküne
                                  çıktı. Şükrüye’nin yatağını ise Emine Ana yanına serdi.
                                  Ahmet Efendi sekide yıldızlara bakarak huzur  içinde
                                  gökyüzünü seyretti. Kısa zamanda neler olmuştu. Ne
                                  kadar mutlu olduğunu kendi kendine söyleyip durdu.
                                       Şafak ile ev halkı uyandı. Güneş ovaya  ışıklarını
                                  salarken, evdekilere Emine ana  nefis bir yağlama
                                  yaptı. Tereyağına kıydı ve yumuşacık şebitlerin üzerine
                                  sıcak yağları döktü. Büyük bir iştah ile yediler. Ahırdan
                                  koca  gözlü Karakaçan eşeği çıkardılar. Baba, oğulun
                                  zorlukla çıkarttığı iki un çuvalını eşeğin üzerine çattılar.
                                  Alabildikleri kadar sepetlere meyve kuruları, dut
                                  kuruları doldurdular. Ahmet’e babası on sarı lira verdi.
                                  Bunları  Şükrüye’nin ailesine vermesini tembihledi.
                                  Arkalarından dualar ve su dökmeler ile beyaz, yağız at
                                  yola dizildi.  Şükrüye atın terkisinde, Ahmet’e sıkıca
                                  sarılmış ve bir taraftan da eşeğin yularını çeke çeke Ak
                                  Ev’den aşağılara, Çukur Kuyu’ya,  oradan da Erkilet’e
                                  yola koyuldular.
                                       Yola  çıkışlarını niyet halkı izledi. Evlerin yanından
                                  geçerken, kimi çörek otu veriyor,  kimi kovalarla su


                                                           321
   324   325   326   327   328   329   330   331   332   333   334