Page 328 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 328
“ Herkes bir şey söylüyor. Ahmet ile baş göz olmayı
ben de istiyorum. Fakat ailem ve kardeşlerim beni
beklerken, aç ve açık halde, onları ümitsiz bırakamam.
Şimdi onlar beni merak ediyor. Onlara görünüp, hatta
Ahmet Efendi’yi onlarla görüştürüp konuşmadıktan
sonra bu iş olmaz. Her şeyden önce, onları açlıktan
kurtarmam gerek. Ondan sonra bunları konuşuruz “
dedi.
Şükrüye’nin sözleri sekidekilerin susup
düşünmesine neden oldu. Yine Nazmiye Nine el kol
hareketleri ile söze girdi.
“ Ah kızım! Bizim milletin hali budur işte. Sen
ateşten bir yürek, demirden bir bilek sahibi olsan,
sonuçta heriflerin dediği oluyor. Çok doğru
konuşuyorsun. Bunlar seni dinlemeden kendi
aralarında alıp veriyorlar. Tez elden Erkilet’e gidip ne
gerekirse yapılmalı. Yarın hemen yola çıkmanız gerek.
“
Hacı Mustafa Efendi kendisine iş düştüğünü anladı.
Anladı da düşündüklerini hemen açıkladı.
“ Kızım elbette senin istediklerin ne ise yerine
getiririz. Unumuz ekmeğimiz var. Yarından tezi yok
Ahmet ile beraber köyünüze gidin. Bizim eşeklere un
ve yiyecekleri yüklersiniz. Atımıza da beraber biner
yollanırsınız. Orada Ahmet’i yakınlarınla konuştur.
Kafana göre ne gerekiyorsa yap. Bundan böyle senin
ailen, benim ailem sayılır. Onları hiçbir zaman darda
bırakmayız, artık onlar da bizim horantamız “ dedi.
Nişan ilan edilmiş ve yapılacak işler
kararlaştırılmıştı. Nazmiye nine geldiği gibi yine
karanlıkların içine dalıp gitti. Derken onun gidişi bir
işaret oldu. Yeniden alametler yanmaya, tef dümbelek
çalınmaya, kevenler sallanmaya başladı. Bir büyük
şenlik yeniden başladı, sanki gençlerin nişanlılığı
320