Page 107 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 107
Macidegül Batmaz | Camdan Güneş
elini sıkıca tutup cebindeki bütün parayı ona verdi. Sonra limana yöneldi ve fenere
ulaşana dek hiç durmadı.
Balıkçı’nın selamını karşılıksız bırakıp fener odasında süt, yağ ve peynir sakladığı
mahzene kendini kapattı. O günden sonra bir daha Kuyumcu’nun dükkânına hiç
uğramadı. Zaten Kuyumcu da genç adama hiçbir şey söylemeksizin bu işten vazgeç-
mişti. Tek çocuğunun kaderini onunla birleştirmek istemişti ama Kürekçi bir kez
olsun teşekkür etmemiş, adetten de olsa kızı resmen istemeye yanaşmamıştı. Zorla
verdiği kızını bu adama emanet edemezdi. Rüzgârların ona ve kızına altın tozları
üfleyeceğinden emindi.
Yaz mevsimi ortalanıncaya dek Kürekçi, yalnızca fenerin işlerini görmek ve Balık-
çı’nın çayını hazırlamak için çıktı karanlık mahzenden. Yıllar sonra çarşıda çalışmaya
başladığı için Balıkçı, yalnız akşamları uğrayabiliyordu fenere. Yine de eski düzenine
kavuştuğundan içi içine sığmıyordu. Bir gün ansızın bağırdı:
“Çabuk, yetiş Kürekçi! Bir gemi! Gemi geliyor! Gözlüklerini kap da gel!”
Mahzendeki Kürekçi, gemi lafını duyunca ışık orucunu bozuverdi. Suda yüzen
bu yabancı canavarın şeceresini okumaya çalıştı. Tanıyamadı. Sanki beklenmedik
bir kıyametten kaçıp en yakın limana kendini atmaya çalışıyordu. Gemi yaklaştıkça
Kürekçi’nin heyecanı, inanmazlığa dönüştü. Gözlüğünü, iki eliyle tutup burun dire-
ğinin kökünü incitecek denli bastırdı yüzüne. Güvertede başı ve ayakları çıplak bir
heykel gibi kıpırdamadan duran adam, Kürekçi’nin kaptanıydı. Elinde ise bir dürbün
tutuyordu.
O akşam Kürekçi, limana indi. En büyük rakibine esir düşmüş Kaptanına acıdı
ama elinden bir şey gelmeyecekti. Sonra limandaki ışıklı pencerelere, hava karardığı
hâlde balığa devam edenlere baktı. Son yükünü de bırakıp eve yetişmek için can atan
hamallara, çarşıdan yeni dönen güzel kadınlara baktı. Her yüzde tespit ettiği detayları
ve dalgaların köpüğünü gözlerinin içine doldurdu.
Bu iş bitince fenere döndü. Gözlüklerini denize fırlatıp mahzene girdi. Bütün
geceyi iki gözünü karanlığa bulamakla geçirdi. Sabah oldu. Sonra öğlen. İşte gün tam
ortalanmıştı ki yüzünü elleriyle kapayıp fener balkonuna çıktı. Yeni üflenmiş bir cam
parçası gibi gökte kımıldayan güneşe döndü. Göz kapaklarını kaldırdı. Gün batana
kadar gözlerini kırpmadan camdan güneşi seyretti.
Akşam vakti Balıkçı, fenere doğru yol alırken yanında Kaptan da vardı. Yenik
Kaptan, eski tayfasının karşısında nasıl davranacağını bilemediği için Balıkçı’dan
medet ummuştu. Fenerin her yanını aradılar. Kaşlarından aşağısı kan içinde kalmış
Kürekçi’yi balkona yığılmış hâlde buldular, avazları çıktığı kadar bağırdılar. Bütün
107