Page 138 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 138

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
            biliyordu. Elinde keskin nişancı tüfeği vardı. Sağ bacağının aşağı bölümünde bölmeye
            yerleştirilmiş rambo bıçağı sallanıyordu. Başında bordo renkli bir bere vardı. Yüzünün
            değişik yerlerinde siyah boyayla çizilmiş yerler göze çarpıyordu. Çatışma başlamadan
            üç gün önce İstanbul’dan gelmişti. Özel Kuvvetlerde görev yapıyordu. Yasal olmayan
            yollardan Azerbaycan’a geçmişti. Oluşturulan özel birliğin komutanlığını yapıyordu.
            Adı, Gökhan Temmuz’du.

               Başında borda beresi olan asker el işaretiyle birliğine emri verdi. Özel birlik harekete
            geçti. Tankın etrafında ilerleyen düşman kuvvetlerini birer birer vurmaya başladılar.
            Bu fırsattan yararlanan asker tankın üzerine çıktı. Cebinden silahını çıkardı. Tankın
            kapağını açtı. İçerideki asker kıyafetli rütbeliye tek el ateş etti. Onu iteleyip tankın
            içerisine girdi. Tankı aniden hızlandırdı. Biraz ilerleyince tankın yüzünü geriye çevirdi.
            Ters yöne ateş etmeye başladılar. Karşı saldırının başlamasıyla Ermeni kuvvetleri
            belli bir mesafede geri çekildiler. Çatışmalar kesilmemişti. Kurşun sesleri kulaklarda
            yankılanıyordu.

               Katır Mehmet ve Ahmet Mirza bir yandan ateş ediyorlar, bir yandan bozulan siper-
            leri yeniden onarıyorlardı. Çatışmalar sürüyordu. Karşıdakilerin bütün ateşi bordo
            bereli askerin ele geçirdiği tanka yönelikti. Asker bu tek tankı korunaklı bir yere
            çekip, oradan ateş etmeyi tasarladı. Tankı çevirdi. Kendi siperlerine doğru sürdü. O
            sırada karşıdan atılan iki tank bombasıyla vuruldu. Tank ateş aldı. Gökhan Temmuz
            can havliyle kendini dışarıya attı.


                                                ✥
               Karabağ Savaşı devam ediyordu. Ağdam cephesinde çatışmalar seyrekleşmişti.
            Azerbaycan Halk Cephesi’nin bütün direnmelerine rağmen savunma hattı kaybol-
            muştu. Siperler darmadağın olmuştu. Sesler kesiliyordu. Katır Mehmet, Ahmet Mirza
            ve Gökhan Temmuz akşamın karanlığından faydalanıp geri çekilmişlerdi. Geride
            küçük bir savunma hattı kurmuşlardı. Yanlarında yer alan silah arkadaşlarının her
            biri şahadet şerbetini içmişlerdi. Seyrek de olsa, ara sıra kulaklarda silah sesleri yan-
            kılanıyordu. Üç kişi de silahlarında kalan son kurşunları sıkmışlardı.

               Gökhan sırtını döndü. Şarjörünü yokladı. Kurşunu bitmişti. Birbirlerine baktılar.
            Gökhan rambo bıçağını çıkardı. Katır Mehmet ve Ahmet Mirza de çuvallara kum dol-
            durdukları kürekleri aldılar. Yüzler kirlenmişti. Ağaçların arasında, küçük savunma
            hattında işler düz gitmiyordu. Ara sıra tanklardan yapılan atışlar duyuluyordu. Kar-
            şıdaki düşman kuvvetleri tuzaklara karşı ağır ilerliyordu. Şarjörler boştu. Uzaklardan
            sesler geliyordu. Üç kişi küçük savunma hattında kamufle yapıp, gizlenmişlerdi. O




            138
   133   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143