Page 140 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 140
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
ve huzurlu günleri düşündü. Yüzüne ince bir gülümseme yayıldı. Yan bakıştan Ahmet
Mirza’ya baktı. Birkaç gündür yaşadıkları hayal gibiydi.
Zırhlı araç ve tank beş metre ilerdeydi. Gökhan harekete geçmeye hazırdı. Katır
Mehmet ve Ahmet Mirza bakıştılar. İkisi de sesli bir şekilde kelime – i şahadet getir-
diler. Yüzlerinde vedaya hazırlanan yolcuların izleri vardı. Önlerinde açılan kapıların
varlığı belirgin oluyordu. Bir eşikten diğer bir eşiğe atlayacaklardı. Derin nefes aldılar.
Başlarını yukarıya kaldırdılar.
Katır Mehmet, Ahmet Mirza ve Gökhan Temmuz bakışlarını karşıya dikmişlerdi.
Dünyadan vedaya hazırlananların yarım kalmış ve hüzünlü bir yüzleri göze çarpıyordu.
Araçlar durdu. Kükreyen bir canavarın kükremesi durdu. Canavar sakinleşti. Cansız bir
varlık gibi duruyordu. Böğüren bir ayının inine girip, tamamen sessizliğe gömülüp, kış
uykusuna yatışını andırıyordu.
Zırhlı araç mavi renkliydi. Ne tam koyu mavi, ne de fazla açık maviydi. İçeride
koltukta oturan iki asker görünüyordu. Biri şoför koltuğunda oturmuştu, öteki diğer
koltukta oturmuştu. Rütbeliydi. Emirleri onun verdiği belli oluyordu. Herkes birbirini
izliyordu. Tartıyordu. Mavi renkli araçtan yayılan havanın ağırlığı artıyordu. Üç kişinin
bakışları mavi araçtan ayrılmıyordu. Zaman durmuştu. Dakikalar susmuştu. Saniyeler
işlemiyordu. Fırtına öncesi sessizlik hâkimdi. En ufak bir hareket ve seste, şimdi oluşan
olağanüstü sessizliğin yerini dehşetli gürültüler alacaktı. O yüzden kimse ilk hamleyi
yapmayı düşünmüyordu. Katır Mehmet, Ahmet Mirza ve Gökhan Temmuz kasları
olağanüstü gerilmiş bir halde mavi araca bakıyorlardı.
Mavi aracın kapısı açıldı. Üç kişinin kaslarındaki gerilim üst düzeye ulaştı. Gardla-
rını aldılar. Bütün dikkatleriyle, mavi aracın açılan kapısına bakıyorlardı. Mavi kapının
ortasında kabartmaya benzer bir resim göze çarpıyordu. Mavi zemin üzerine işlenmiş
siyah desenli bir resimdi. Hilal şekline benzer bir konumda çizilmişti. Hilalin içerisinde
yukarıya doğru bir baş görünüyordu. Dikkat kesildiler. Dikkatli baktıklarında siyah
renkli başın, kurt başı olduğunu gördüler. Mavi zemin üzerine, kabartmaya benzeyen
ve siyah renkte resimlendirilmiş kurt başı uluma konumunda çizilmişti.
Mavi kapının içerisinden uzun boylu, kıyafeti düzgün bir teğmen indi. Kapıyı kapattı.
Şoför koltuğunda oturan asker de aşağı inip, kapıyı kapattı. Sadece bakışıyorlardı. Çıt
çıkmıyordu. Ama en ufak bir yanlışın büyük gürültülere sebep olacağı açıktı. Gökhan
teğmene dikkatlice baktı. Rütbesini anladı. Teğmen uzun boyluydu. Arkaya taranmış
saçlarının değişik yerlerinde beyazlar göze çarpıyordu. Kıyafeti düzgündü. Bacağının orta
bölmesinde sallanan bıçak göze çarpıyordu. Dimdik ayakta dikilmişti. Üst kıyafetinin
yaka düğmesi açıktı. İki yana kıvrılmış yakaları görünüyordu. Boynundan aşağı inen
kolyeyi gördü. Kolye ikinci düğmenin üzerine iniyordu. Artı işaretine benziyordu. Dört
140