Page 142 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 142
Teğmen Türkçe konuşmuştu. Konuşması düzgündü. Gözleri keskin bakıyordu.
Gökhan Temmuz, Katır Mehmet ve Ahmet Mirza bu konuşmanın ardından, elektrik
telleri gibi gerilen kaslarında rahatlama hissettiler. İki askerle selamlaştılar.
“Bütün savunma hatlarımız kayboldu. Biz de Azerbaycan Halk Cephesi’nin yeni
komuta merkezine gidelim. Üstelik bu araçlarla hızlı yol alırız.”
Teklif Ahmet Mirza’dan gelmişti. Katır Mehmet bu teklife sıcak bakmamakla bir-
likte, gitmekten başka çarenin olmadığını görüyordu. Gitmemek düşüncesi daha ağır
basıyordu.
“Gitmekten başka seçeneğimiz yok. Akşamın karanlığında gidebiliriz. Böylece
ardımızdan takip eden de olmaz.”
Ahmet Mirza tekrar konuşmuştu. Teğmen karşısındaki muhatabına bakarak:
“O zaman bir an önce araçlara binip, gidelim. Zaman aleyhimize işliyor. Durmaya-
lım, gidelim.”
“Ben hiçbir yere gitmiyorum. Burada durup tek başıma onlara karşı koyacağım.
Ağdam’da öleceğim.”
Katır Mehmet inat ve hüzünle karışık bir duyguyla konuşmuştu.
“Hepimiz bunun için mücadele vermiyor muyuz? Böyle ölmek yerine davamıza yeni
katkılar yapabiliriz. Hem geri çekilip, güç toplarız. Ardından geriye dönüp bıraktığımız
bütün yerleri geri alırız. Er ya da geç.”
Ahmet Mirza bu konuşmanın ardından ona baktı. İkna etmek istiyordu. Kararsız
olan yoldaşını yola getirmek istiyordu. Teğmen ikisine baktı. Ortamdaki kararsızlığı
anladı. Sürenin uzamasını istemiyordu.
“Hadi, gidelim” dedi.
Uzaklardan ses çıkararak gelen kurşun, havayı delerek Katır Mehmet’in sırtına
saplandı.
“Keskin nişancı ateş ediyor, eğilin.”
Diğerleri hemen eğildiler. Katır Mehmet’i mavi araca taşıdılar. Arkaya uzattılar.
Başında Ahmet Mirza vardı. Gökhan Temmuz tanktaki askerin yanına bindi. Uzaklaş-
maya başladılar.
Ağdam, akşamın karanlığıyla birlikte koca bir sessizliğe gömüldü.
142