Page 145 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 145
Menekşe Şafak | Hipnoz
Duraksayarak gözlerimi kırpıştırdığımda kızım, dahası varmış gibi sımsıcak bak-
maya devam etti babasına. Dermanı kalmayan kollarımı zorlayarak sırtımı dikleştir-
diğimde “Yavrum” dedim. Uzun zamandır bu kelimeyi kullanmadığımı fark ederek
gözlerim şaşkınlıkla aralandığında, uzanarak kızımın ipek kadar yumuşak saçlarına
dokundum.
“Afra’m. Meleğim. Buradasın.”
“Buradayım babacığım.” diyerek yanağımı öptüğünde sıcacık gülümsedi.
Hayır. Bu gerçek olamazdı. Kızım ölmüştü. Onu ben öldürmüştüm. O geceyi
hatırlıyordum. Her saniyesini, her detayını, her ânını hatırlamayı bırak tekrar tekrar
her gün yeniden yaşıyordum. Bu gerçek değildi. Olamazdı!
“Hadi baba. Kalk artık.”
Ama buradaydı işte! Karşımda oturmuş bana sesleniyordu. Kızım babasına gülüm-
süyor, ona dokunuyordu. Gerçekti değil mi? Evet, evet gerçekti! Yavrum ölmemişti.
Ben bir kabus görmüştüm ve işte şimdi uyanmış meleğime bakıyordum.
Tanrım... Kızımı öldürmemiştim. Şükürler olsun!
“İyi görünmüyorsun babacığım.”
İnce–uzun parmaklarıyla nazikçe alnıma dokunduğunda gülümseyerek elini
tuttum. Yine telaşlanmıştı. Hasta olmamı, yanından ayrılacak olmamı asla istemez,
bundan deli gibi de korkardı.
Küçük kızımı sakinleştirmek için avucumun arasına aldığım elini okşadığımda
“Baban kötü bir kabus gördü meleğim. Merak etme, iyiyim.” dedim.
Rahat bir nefes vererek eğilerek yanaklarımı öptüğünde “Artık kalkman gerek
babacığım, annem çoktan kahvaltımızı hazırladı” dedi.
Ne?
“Annen mi?”
Afra nazikçe kıkırdayarak oturduğu yerden kalktığında ellerimi uyuşmuş düşün-
celerimi yok etmek istercesine alnıma götürerek ovaladığımda, nasıl bir saçmalığın
içinde olduğumu anlamaya çalışıyordum. Karım ölmüş, Afra annesini hiç görmemişti
ki. Zeynep –karım– kızımızın doğumundan sağ çıkamamıştı. Buna emindim. Onun,
beni ufacık bir bebekle bırakıp gidişinin ardından bu hale gelmiş, sırf bu yüzden bir
katil olmayı seçmiş, kendi ellerimle kendi canımdan, kanımdan olan kızımı katletmeyi
seçmiştim ya zaten.
145