Page 150 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 150
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
çığlığı ağırlamıştı. Afranın gözleri sonsuzluğa kapanırken Arslan derin uykusundan
uyanmış ve afallamıştı.
Az önce ne yapmıştı!? Buna inanamıyordu!? Kızını sahiden öldürmüş müydü!?
Genç adam elindeki bıçağı hızla yere atarak zeminde çıkardığı tok sesle irkildi-
ğinde kanlı ellerini kulaklarına bastırdı. Küçük kızın acı çığlıkları adeta kulaklarında
çınlıyor, ruhuna işliyordu. Kendisini kaybetmişti. Karısının doğum gününde, onun
emanetinin sonu olmuştu. Odanın içerisinde, girdiği şoktan çıkmak istercesine kızına
doğru atıldığında “Afra!” diyerek bağırdı. Küçük kızın cansız bedenini kucağını alarak
onu göğsüne bastırdığında delirmiş bir vaziyette bağırıyordu. Bu olmuş olamazdı.
Kendisini kaybetmişti. Evet, kızını yıllar boyu suçlamıştı ancak onu öldürmeyi asla
istememişti. Peki ya neden kızı şu an kanlar içinde kucağındaydı!
On yıllık bir mazi Arslan’ın zihnindeki son tekrarını oynadığında, küçük kızın
görüntüsü bütün odayı doldurmuştu. Geçmişe göre daha bir kısa saçlarıyla, çökmüş
bedeniyle katil hala eskisi gibi görünüyordu. En büyük fark gözlerindeydi. Kızına
armağan bırakması gereken mavi gözleri eski ışıltısını kaybetmiş, boş bakıyordu
etrafa. Kayıp izler taşıyordu göz bebeklerinde. On yıl öncenin resmini çiziyordu her
an zihninin kararmış duvarlarına. Bir hayata son vermenin; bir canı, canı verenin
izni olmadan almanın cezasını çekiyordu. Kaybettiği aklı, çektiği cezaya yeter miydi?
Akıttığı kana karşılık kendi kanı alır mıydı kızının intikamını ?
Gözlerinin odak noktası küçük kızına sarılmış bir kadında yüreği büyük bir yan-
gının ortasındaydı. Arslan’ın zihni bu kez de karısının görüntüsünü açığa çıkarmıştı
en ücra köşesinden. Büyük bir gürültüyle düşmüştü Zeynep’in melek kadar güzel
olan görüntüsü adamın zihnine. Kucağına fani hayatında alamadığı kızı Afra, bu kez
babasının zihninde annesinin kolları arasındaydı. Ne de çok yakışmıştı oysa küçük
kız annesinin kollarına...
Arslan her şeyi mahvetmişti, bunu her seferinde daha da net görüyordu. Sadece
kızının hayatını çalmamıştı o gece. Karısının cennetten onları izleyerek mutlu ola-
cağı günleri de almıştı ellerinden. Kötü bir baba, lanet bir insandı. Zeynep’e iyi bir
eş olamamıştı. Bu dünyaya gelişi insanlık için bir lanet gibiydi. Etrafında ki herkese
zarar veriyordu. Leyla’ya bile. Kendisine uzanan yardım elini küstahça itiyordu her
seferinde. Arslan artık biliyordu, onun için yeniden başlamak mümkün değildi. Acıyı
hissetmiyordu. Gözlerinden yaşlar akmıyordu. Tam on yıl önce kızı için verdiği ölüm
emrini şimdi kendisi için veriyordu. Kurbanı ile aynı kaderi paylaşmak, kendisini
cezalandırmak için tam on yıl beklemişti. Lakin hissizlik bütün cezasına son vermişti
ve şu an hakkı olan ölümü yaşayabilirdi. Kızının canını aldığı günde, onunla aynı
saatte, aynı acıyla... Kim bilir belki de daha da fazlasıyla...
150