Page 144 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 144

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
               Delirmiştim. O geceden sonra ruhumu kaybetmiştim. Kızımı kaybetmiştim en
            önemlisi de.
               Bembeyaz odamın, kapkara duvarları beni sinirlendirirken ağzımdan hıçkırıkla
            karışık bir hırlama sesini işitmişti bütün oda. Kafamı düzensiz hareketlerle duvara
            çarparken ellerimle de dizlerimi yumrukluyordum. Suratımı parçalayıp yok etmek ve
            hatta bu dünyadan yok olmak istiyordum. Yaşamak ağır geliyordu. Zihnimin içindeki
            o sesi susturamıyordum ki susmamalıydı da zaten. Her anıma karışmalıydı kızımın
            katilinin boğuk sesi. Ensemde hissetmeliydim küf kokan o kanlı sesi.

               Kaybolmuş ruhumun ölü bedenini hapsetmelerine izin verdiğim tımarhanenin
            bana ayrılmış odasındaki sinir krizlerime bir yenisi daha eklenirken duvarlar yine
            çığlıklarıma ev sahipliği ediyor, suratımda bir çizik daha oluşuyordu. Aniden açılan
            kapıyla içeri doluşan bir ton bakıcı sürüsüne ağız dolusu küfürler savururken eş
            zamanlı olarakta hıçkırarak ağlıyordum. Koskoca adamdım değil mi? Hıçkıra hıçkıra
            ağlayan koskoca bir adam.
               KIZININ KATİLİ OLMUŞ KOCA BİR ADAM!

               Çıldırmışcasına sağa sola yumruk attığım ellerimi tutan iki görevliye direnmeye
            çalıştıkça daha fazla sinirleniyor, her saniye daha da fazla kuduruyordum. Kimsenin
            bana yardım etmesine ihtiyacım yoktu. Kızıma ihtiyacım varken bunu dile getireme-
            mek, dile getirecek yüzü kendimde bulamamak beni büyük bir buhrana sürüklüyordu.
            Sakinleşmek istemiyordum. Buna karşılık etrafımdaki anlamsız bir ton sakinleştirici
            kelimeyi duymayı kesinlikle reddediyordum. Ancak ense kökümde hissettiğim bir
            acıyla bütün vücudum kasılırken gözlerimin kaydığını hissettim. Dudaklarımdan
            sayısız defa kızımın adı dökülürken ise bilincimi çoktan kaybetmiştim.



                                       2. BÖLÜM ‘HALİSÜNASYON’

               “Baba!”
               Ensemdeki acıyla kıvranarak buğulu gözlerimi açmak için kendimi zorladığımda
            kulaklarımda yine o sesi işittim.

               “Babacığım, buradayım. Aç gözlerini.”
               Kızım! Afra’m! Benim biricik meleğim. Başucumda oturmuş minicik elleriyle saç-
            larımı okşuyordu. Ne de çok büyümüş, nasıl da güzelleşmişti böyle. Masmavi gözleri
            gökyüzü gibiydi. Babasına karşı sıcacık bakıyordu.

               “Meleğim.”


            144
   139   140   141   142   143   144   145   146   147   148   149