Page 141 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 141
Sercan Yılmaz | Gagavuz
tarafı vardı ve t harfi şeklinde uzanıyordu. Gümüş kolyenin yapısından bunun bir haç
olduğunu anladı. Şüpheleri daha da artıyordu. Kolyeden bu askerlerin düşman kuvvet-
lerinde görev yapan askerler olduğu belliydi. Gökhan düşündü. “Bunlar nasıl arkadan
dolanıp geldiler ve neden ateş etmiyorlar” diye içinden geçirdi. Karışık düşünceler
içerisinde bakışlarını teğmenin gözlerine dikti. Keskin bakıyordu. İkisinin de bakış-
larında soğukluk vardı. Birbirlerinden korkmadıklarını belli ediyorlardı. Gökhan, iki
kişi bakışırken, bakışlarını kaçıran kişinin geri adım attığını ve korktuğunu biliyordu.
Bakışlarını teğmenin gözlerinin içine dikti. Dosdoğru gözbebeklerine bakıyordu. Bakış-
ları deliciydi. İkisi de bakışlarını kaçıracak değildi. Buna niyetleri yoktu.
Tankın içerisinde bulunan asker, tankın kapağını açmıştı. Aşağıdakileri görür bir
konumda durmuştu. Teğmen ve emir eri yürümeye başladılar. Gökhan temkinliydi.
Saldırmaya hazırlandı. Katır Mehmet ve Ahmet Mirza heyecanlandıklarını hissettiler.
Kalp vuruşları artıyordu. Nefes alış verişleri düzensizdi. Nabızları sakin değildi. Ellerine
bulaşan soğukluğu anımsadılar. Katır Mehmet bu hissin, ölüm ve korku ile karışık bir
his olduğunu fark etti. Defalarca bu duyguyu yaşamıştı. Karşılık veremediklerine şaşırdı.
İki taraf da birbirlerini izliyordu. En ufak saldırı hareketi yapan yoktu. Bunu iyiye işaret
saydı. İçinde gizli niyetler de olabileceği aklından geçti. Teğmenin her adım atışında kalp
vuruşları artıyordu. Kalbinden yükselen vuruşlar göğüs kafesini zorluyordu. Yüzüne
soğukluk çöktü. Bu duyguyu tanıyordu.
Teğmen birkaç adım yürüdükten sonra durdu. Aralarındaki mesafe beş adımdı.
Gözler ve eller tetikteydi. Tereddütsüz hazırdı. Birbirlerinin hamlesini tahmin etmeye
çalışıyorlardı. Gökhan adamını belirlemişti. Teğmeni alt etmenin tasarısını çoktan
zihninde yapmıştı. Katır Mehmet ve Ahmet Mirza emir erine bakıyorlardı. Tankın üze-
rinden kendilerin gözleyen askeri hesaba katmasalar bu iş tamamdı. “Bunu düşünecek
zaman değil” diye mırıldandı Ahmet Mirza. Rakipler birbirlerini tartıyorlardı. Teğmen
sakin görünüyordu. Bütün her şey kontrol altında gibiydi. Kendinden emindi. Gökhan
önünde duran teğmenin sakinliğine şaştı. “Her tarafımız kuşatıldı” diye düşündü.
Çaktırmadan etrafı gözleriyle kolaçan etti. Olağanüstü durumlar göze çarpmıyordu.
Karşılarında duran askerlerden başka kimse yoktu.
Teğmen derin bir nefes aldı. Gökhan bıçağını tüm gücüyle kavradı. Kararını vermişti.
Teğmenin en ufak hareketinde boğazını kesecekti. Kafasında tasarı hazırdı. Kurgu
hazırdı. Teğmen Gökhan’ın hareketini fark etti. Oralı olmuyordu. Umursamıyordu.
Akşam çöktü, çökecekti. Teğmenin çevik sesi kulaklarda yankılandı.
“Şu Ruslara bakın! Bize rüşvet vererek kendi soydaşlarımızı öldüreceğimizi düşünü-
yorlar. Savaş devam ederken, Rusların silahlandırdığı ordudan ayrılıp buraya geldik” dedi.
141