Page 175 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 175

Oğlumun Hikâyesi


                                        Dinçer B atırbek







               Hikâye Yarışmasına Başvurular Başladı
               Gazeteden kestiğim kupürü sabahtan beri elimde evirip çeviriyor, koyu renk baş-
            lığın altındaki ilan metnini, kim bilir kaçıncı defadır okuyorum.
               Zeytinlidere Belediyesi, beldemizdeki amatör yazarlar için bir hikâye yarışması düzenli-
            yor. Ana teması “Kalabalıklar içinde yalnızlaşan insan” olarak belirlenen yarışmada, ilk üç
            dereceye girenlere para ödülü ve plaket verilecektir. Son başvuru tarihi, 21 Nisan.
               Yakın gözlüklerimi gözümden çıkarıp, sandalyemde geriye yaslanıyorum. Sevinçli-
            yim. “İşte beklediğimiz fırsat, ayağımıza kadar geldi,” diyorum. “Bizim oğlan kesinlikle
            katılmalı bu yarışmaya. Hele bir de kazanırsa…”
               Arayıp, bir an önce müjdeyi vermek geliyor içimden. Boynumdaki ipten aşağı
            sarkan gözlüklerimi yeniden gözüme takıp, cep telefonumun rehberinden dikkatle
            tuşluyorum numarasını. Birkaç saniye sonra, aradığım numaraya ulaşılamadığını
            belirten bant kaydı duyuluyor karşıdan. Israr etmiyorum. “Herhalde derste olmalı.
            Akşam evde konuşuruz nasıl olsa.”
               Tam heyecanıma yenilip, oğlumun hikâye yarışmasına katılacağını gururla herkese
            haykırmak üzereyken, birden aklım başıma geliyor. Ya kahvedekiler de gördülerse
            gazetedeki ilanı? Ya kendi çocuklarını yarışmaya sokmaya kalkarlar da, oğluma rakip
            çıkartırlarsa? Bu olasılığı düşününce, içime bir kurt düşüyor. Birinin ilanı fark ettiğine
            dair bir işaret var mı, mutlaka öğrenmem gerek. Yoksa rahat edemeyeceğim.
               Elimdeki kupürü katlayıp, gömleğimin cebine koyuyorum. Sonra önümdeki gaze-
            teyi okurmuş gibi yaparak, belli etmeden diğer masalarda oturanları tek tek incelemeye
            başlıyorum. İyi ki sabah erkenden gelip, kahvenin dibindeki bu masaya yerleşmişim.
            Son zamanlarda, kebapçıda, kahvede, girdiğim bütün kalabalık yerlerde, hep gidip, en
            uzak köşedeki masaya oturma hastalığı gelişti bende. Sırtımı duvara verip, dünyayı
            karşıma almazsam, bir türlü rahat edemiyorum. Her şey, herkes, gözümün önünde
            olsun istiyorum. Eğer köşe masalar dolu olduğu için ortalarda bir yere oturmak
            zorunda kalırsam, huzursuzlanıyorum. Ensemden yaklaşan biri var mı, arkamda bir
            şeyler oluyor da ben kaçırıyor muyum diye, merak ve endişe ile sandalyemde kıpırda-


                                                                                    175
   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179   180