Page 63 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 63

Sümeyra Öztürk Şahin | Göl Zamanı
                                        MEĞER Kİ RİVAYET OLA…

               Mevsimler boyu kardan nasipli dağlardan, mevsimler boyu gölge görmemiş çöl
            aydınlığına açılan uzun ve tekinsiz yol.

               Döndüğünde Zamani mevsimler geçmiş; oğullar atalaşmış, ergen kızlar analaş-
            mıştır artık.

               Heybetli kayaların karanlığında dipsizleşmiş bir uçurum.
               Artık ne çöl ne de göl olan bir mekansızlık aleminde buluştu Zamani ile Zahter.
            Birbirlerinin gözleri ömürlerinde görecekleri son seferdir, ötesi yok. Bilmektedirler
            artık, yollar tükenmiştir. Hatta bütün o karı tükenmemiş doruklar, asabiyeti gökleri
            tutmuş dağlar, el değmemiş koyaklar, kırık dökük bir sandalla aşılan sular, gölgeden
            nasipsiz ve ağaca yabancı kızgın kumlar, birbirlerinin gözlerinde çıkacakları bu
            son sefer için aşılmış gibidir. O gözlerde görülmüştür görülecek olan. Artık Zamani
            karşısındaki yabancıya bakarken kendine yabancılaşmış, kendi olmaktan çıkmıştır.
            Ve artık Zahter karşısındaki yabancıya bakarken nice zamandır kendini seyrettiği
            gölün sularına bakıyor gibidir. Kendileri de unutmuştur artık kim kimdir, nereden
            gelmektedir? Zamani içinde eriyip yittiği bu bakışlarda hayli yorgun düşmüş, Zahter
            aynı bakışlarda ağır ağır dinginleşmiştir. Bu bakışlar kaç saniye, kaç yıl, kaç asır sür-
            müştür? Bunu kimse bilmemektedir.
               Onlar/

               Artık karşısındakine hemhal, bir başkasına yabancı iki ruh/
               Çöl olmaktan da göl olmaktan da geçmiş bir mekanda/
               Ve kimselerin hükmünü bilmediği bir zamanda/
               Birbirlerinin gözlerine bakadururken/

               İçlerinden müphem ırmaklar akadururken mevsimlerce/
               Koptu büyük fırtına. Durgun göl suları coşup kabardı. Kızgın kumlar azgın bir
            rüzgarla havalandı. Göz gözü görmedi bir zaman. Analar evlatlarını aradı, bulamadı.
            Evlatlar analarına ağladı, ses veren olmadı. Yollar yollarla buluştu, ırmaklar denizlerle.
            Köprü taşları suya döküldü. Ağaç yaprakları çarşaf gibi serildi toprağa… Ve dahi her
            şey, her şeyle buluştu.
               Ne kadar sürdüğünü fırtınanın dünya mevsimlerince ölçüp biçen olmadı. Zira
            fırtınadan sonra ne çölde ne de gölde olanları hatırlayan hiç kimse kalmadı. Bilmiyor-
            dular çünkü. Göl insanları kumun dilinden anlamazdı. Çölde yaşayanların gözünde
            sular aşılmazdı.


                                                                                    63
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68