Page 58 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 58

Emir Kalkan Hikâye Yarışması
            ki içimde, sılada gurbet hissi, gitmekten başka çare bulamıyorum. Demem o ki, uzun
            bir seferdir muradım. Vakit tamama erdiği içindir ki niyetimi artık aşikar ettim.”
               Kalbine saplanan okun alevi yaşlı ravinin gözlerine yansıdı. Mevsimler ve mekanlar
            değişti birden. Sen, dedi yaşlı ravi, sırrımızın taşıyıcısı! “Sırrı emanet etmenin vakti
            ermeden topraklarımızı terke mi kalkışacaksın? Ya bu yolculuğun sonunda nereye
            varacaksın?”

               Yağmur çağıran göle bakarak konuştu Zamani:
               “Bunca yıldır, bu gölün sularına değen gözler arasında benim gözlerim başka şeyler
            görüyor, bu sular bana yetmiyor. Derinliğinde biriken insan bakışları bu sulara iyilik
            etmiyor. Bu dinginlik benim ruhuma iyi gelmiyor. Neden susuyor bu kadar? Şimdiye
            dek hiç kimse onun dilinden anlamadı ve dahi onun anladığı dilden konuşmadı belki
            de. Kimbilir kaç yüzyıldır bir kuytuda böyle hareketsiz yatmanın, ne demek olduğunu
            hiç merak etmedi insanlar. İstedikleri her şeyi vaat ediyordu çünkü onlara. Taze ve
            lezzetli balıklar, suyundan bereketlenen verimli topraklar yetiyordu asırlardır onun
            bağrında yaşamaya alışmış insanlara. Derinliğinde gün gün büyüyen ve onu bir türlü
            anlayamayan bu insan bakışlarının, bir gün onu taşırtıp köpürtebileceğini hiç düşün-
            müyorsunuz. O gün, bugün olduğundan çok başka bir şeye, sizin hiç bilmediğiniz,
            görmediğiniz bir şeye dönüşeceğini de hesaba katmıyorsunuz kuşkusuz. Ama işte
            ben, bütün bunları hissediyorum. Ve uzun bir sefere çıkmayı diliyorum.”
               Duyanı hürmete çağıran bir sesle konuştu ravi. Hem söyledi, hem dinledi: Peki,
            dedi yaş almış gün görmüş ravi. “Takıl bakalım emellerinin ardına. Yazgına methi-
            yeler düz. Adına yazgılı bütün kederlerinden sıyrılıp, ölüme ve de vuslata denk bir
            sıçrayışla, üçüncü boyut derinliğinde bir laciverdi yüklenmiş göl üzerinde, uçmalıydın
            oysa biteviye. Kanatlarının olmadığının farkına bile varmamalıydın. Ve artık hiçbir
            önemi kalmamalıydı yaşadığın mutlulukların fethetmek yanının mı, fethedilmek
            yanının mı ağır bastığı.”
               Yaşlı ravi gördü ki, karşısındaki genç adam bir isimlik seste yok olacak kadar azal-
            mış, bir adımlık mesafede yolunu kaybedecek kadar dağılmıştı. Sen sırra erememişsin
            Zamani, dedi ufalanmış bir sesle. “Sen sırra erememişsin. Sırra erseydin, yüzlerce
            yılın tek bir andan, sayısız mekanın hep aynı bir yerden ibaret olduğunu görecektin.
            Kendi ikliminin insanlarına bu iklimin ışığından haberler, deliller getirecektin. Böyle
            bir armağan dileyecektin.”

               Sen sırra erememişsin Zamani, dedi ağıt yakar gibi bir kez daha. Gölün dingin sula-
            rında yüzen bakışlarını göğe kaldırdı. Daralan ruhunu gökyüzüne bakarak genişletti.





            58
   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63