Page 54 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 54
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
tan kulağa fısıldanan ve ertesi sabah münadilerin gür sadalarıyla bütün göl halkına
duyurulan isme, Nazar’a, sırla birlikte omuzlarındaki ağır yükü de teslim etmiş ve
aynı günün seherinde ölüvermişti.
Zamani’ye teslim edilen sırla birlikte Nazar Kadının hayali hakikate değecekti.
Duası, Zamani’nin kelama ve de ölüme meftun kalbinde cezbeye dönüşecekti. Lakin
o bunu hiç bilmeyecekti.
Erken inen bahar akşamının buğusunda nemlenmiş eteklerini sürüyerek geldi
Nazar Kadın gölün kıyısına. Telaşsız bir rüzgarın uğultusundan geçerek buluştu
bakışları Zamani’yle. Dedi ki Nazar Kadın Zamani’ye bu rüzgarda yüzü yıkanarak ve
durgun bakışı gölün sularında salınarak:
“Ey Zamani, ey oğul! Dinle! Bir ağıt tutturdum oğul şifa niyetine. Bir sır fısıldandı
kulağıma deva niyetine. Bir yük bindi omuzlarıma gölün akıbeti hayr olsun diye.
Yandım yandım da külüm bile kalmadı bu yangından geriye.”
Suyun kıyısında bir menekşenin yaprağı toprakla buluştu. Aynı anda Nazar Kadının
gözlerinin mavisinden Zamani’nin hatırına, hatırlamaya çalıştıkça hükmünü yitirecek,
unutmaya çalıştıkça hüküm kazanacak bir iz yürüdü.
Ağıdım var şimdi, dedi Nazar Kadın. “Yıldıza ve ağaca, dağa ve taşa, damarlarına
su yürümüş nazlı kamışa, rüzgara ve kara, sülün kuşuna, gidene ve dönene, gidip de
dönmeyene, sevene, sevmeyene bir ağıt var dilimde ey oğul!”
Sesinin rengi değişmese de tonu değişti. Sandı ki Zamani, bir ağıt dinlemekte.
Nazar Kadın bir ağıt söylemekte:
“Kaç mevsim geçti içimden sayamadım oğul. Ki dışımdaki mevsim hiç değişmedi.
Zaman sayılmaz, yaşanır, derdi dedem. Lakin saymaya istidadı olan yaşamayı neylesin?
Ben saydım oğul. Saydım da diyemedim. Doğan günü saydım, batan günü saydım.
De ki neyledin? Hiç oğul! Sayarken eylemeyi unuttum. Daraldı kalbim. Göle sığmaz
oldum. Lakin onu da diyemedim. Ne diyebildim ne gidebildim.”
Nazar Kadın yılların isi ve tozuyla nemlenmiş bakışlarını Zamani’nin meraklı göz-
lerine dikerek mecalsiz bir “ah!” saldı boşluğa. Bu gözlerdeki manadan önce korktu,
sonra korkusunda avundu genç adam.
Ve Nazar Kadın bu “ah”ın ardından sırrı Zamani’nin kulağına fısıldayamadan
ölüverdi. Sır niyetine acı bir tebessüm belirdi dudaklarında. Açık kalmış gözleri
Zamani’nin şefkatli parmaklarına direndi, kapanmadı.
Bahar akşamının şefkatli ve serin rüzgarında, gölün kıyısında son nefesine şahit
olduğu ölünün yüzündeki acıya bulanmış tebessümü bir zaman seyretti genç adam.
54