Page 64 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 64
Emir Kalkan Hikâye Yarışması
Bir tek onlar…Gölün de çölün de dilini konuşmayı bilen o ikisi…Hayatta kaldılar.
Döndüğünde Zamani, göl suları yerinde kumul tepelerini görünce hiç şaşırmadı.
Zira Zahter’in gözlerinde görmüştü fırtınanın aslını. Oturdu kızgın bir kumulun
kıyısına. Bir tomar çıkardı heybesinden. Büyük fırtınanın kaydını düştü ilkin kağıdın
sathına.
“Fırtınadan sonra:
Mevsim: Çöl Mevsimi.
Zaman: Çöl Zamanı.
Fırtınadan Önce :
Hükmünü Yitirmiş Mevsim: Göl Mevsimi.
Hükmünü Yitirmiş Zaman: Göl Zamanı”
Sonra kaldırdı başını. Yağmur çağıran bir gölle kum fırtınasına düçar olmuş çöl,
yan yana yer bulduğunda yüreğinde ilk defa. Bildi gerçeği.
Biz bu yola neden düştük Zahter, dedi yılgın bir sesle. “Biz bu yola neden düştük?”
Uzun bir nazar saldı Zahter’in gözlerine. Ne göl ne de çölmüş meğer, ne zaman ne de
zamansızlık, dedi sonra uğul uğul bir sesle. “Gölden çöle çölden göle akıp duran bir
rivayetmiş bütün bu olanlar son ravinin sesinin tınısında.”
Alev ateş bir rüzgar esti sonra.
KURUMUŞ BİR GÖLÜN AĞIDI BEYANINDADIR.
Ben bir gölüm. Durgun ve dingin sularımda menevişler…Üzerime gölgesini
cömertçe bırakan ağaçlarda aydın yüzüm…Ben bir gölüm.
Sularımın üzerinden geçen bulutlar keser ışığımı…
Sularımda tomurcuklanmış bir aşkı büyütürken içimde mevsimlerce, sularıma
karışan gözyaşlarını bir tek ben gördüm.
Zamani ağladı. Zahter ağladı. Ben ağladım.
Kimseler görmedi bizi ve aşkımızı.
Beni kırık dökük bir sandalla terke kalkışan Zamani’nin kalbindeki niyeti apaçık
sezdiğimde rüzgarlı bir kışın sonunda bahara dönüyordu mevsim. Yavaş yavaş ağa-
rıyordu gün.
64