Page 37 - Halil Edhem
P. 37

30  108                      KAYSERø ùEHRø                             23

                                        41
               øzzeddin KÕlÕçarslan’Õn o÷ludur . Kitabelerde alÕúÕlan usûl dÕúÕ bu metinde babasÕnÕn
                                         42
               adÕnÕn geçmemesi dikkati çeker .
                  Tarihçiler, II.  KÕlÕçarslan’Õn iyili÷ini övüyorlar.  øbnü’l-Esîr (c.  12, s. 37)
               «Kendisi iyi idare, büyük heybet, bol adalet sahibi olup, Anadolu’da birçok gazalar
               yapmÕútÕr» diyor. Bununla beraber memleketini ölmeden önce, on  bir (bir  görüúe
               göre on iki) o÷luna üleútirmiú olmasÕ, siyaset bakÕmÕndan büyük bir hata olup, bunu
                                                                               43
               da kendisinin yaúlÕlÕ÷Õna veya o÷ullarÕna olan düúkünlü÷üne ba÷lamak gerekir . Bu
               üleútirmeyi adÕ geçen sultanÕn hangi yÕlda yaptÕ÷Õ  kesin bir  úekilde belli  de÷ildir.
               Elimizde mevcut bulunan en eski Selçuklu tarihçilerinden øbn Bîbî ve Aksarayî yÕlÕ
               bildirmiyorlar. Gerçi,  øbn Haldun (c.  I, s. 167),587 (1191) yÕlÕnÕ göstermiúse de,
               eserleri çok daha güvenilir olan  øbnü’1-Esîr (c. 12, s.  20), Frederik  Barbaros’un
               HaçlÕ ordusuyla Konya  havalisine varmasÕnÕ 586  (1190) yÕlÕnda olmak  üzere
               kaydederek,  bu nedenle KÕlÕçarslan o÷ullarÕndan her  birinin bir vilâyete  sahip
               oldu÷unu ve KÕlÕçarslan’Õn da, o÷lu Kutbeddin Melikúah’Õn yanÕnda âdeta tutuklu
               gibi bulundu÷unu ve iúte bu iç çekiúmeden dolayÕ, HaçlÕlara karúÕ ülkeyi savunmak
                                          44
               mümkün olmadÕ÷ÕnÕ açÕklÕyor . Yine,  øbnü’l-Esir’de  (s. 32), KÕlÕçarslan
               o÷ullarÕndan Malatya  Meliki Muizeddin Kayserúah’Õn 587 (1191) Eylülünde
               Selâhaddin Eyyûbi’nin yanÕna giderek Sivas meliki olan kardeúi Kutbeddin, babasÕnÕ
               esir durumunda tutup, kendisine saltanata ait hiçbir yetki bÕrakmadÕktan baúka,
               Malatya’yÕ da zorla elinden almak istedi÷inden dolayÕ yakÕnÕp, yardÕmlarÕnÕ istedi÷i




                  41  II. KÕlÕçarslan’Õn ölüm tarihini, øbn Bîbî, ay göstermeyerek 588 (1192) diyor. øbnü’1-Esîr ve Ebu’1-
               Fida, ayni yÕlda  úabanÕn ortalarÕnÕ (26 A÷ustos 1192) ve  øbn Haldun, adÕ geçen  yÕlÕn ortalarÕnda
               kaydediyorlar. Takvîm-i Meskûkât-Õ Selçukiyye’de ve buna ba÷lÕ olarak Necib AsÕm’Õn Türk Tarihi’nde (s.
               41) 589 (1193) yÕlÕ yazÕlÕysa da, MüneccimbaúÕ’ndan ve Hammer’den alÕnmÕú olmasÕ gereken bu tarih bir
               yanlÕúlÕktan ibârettir.
                  42  Bu kitabenin suretini, Merhum Ahmed Nazîf Efendi vermiúti. Kitabede geçen Sultan ùâh, adÕnÕ
               tarihçiler bazen «Sultanúah» úeklinde bir arada yazÕyorlar. [Biz bu úekliyle yazdÕk].
                  43  Tarihçiler bu üleútirmeyi de÷iúik olarak aktarÕrlar. øbn Bîbî, (Farsça) Selçuknâme, s. 20’de 12 o÷lu
               oldu÷unu söyledi÷i halde, s. 5’de 11  o÷lunu  úöyle sayÕyor: 1-Rükneddin Süleymanúah: Tokat, 2-
               NasÕreddin Berkiyarukúah: Niksar, 3-Mu÷iseddin Tu÷rulúah: Elbistan, 4- Nureddin Sultanúah: Kayseri, 5-
               Kutbeddin Melikúah: Sivas ve Aksaray, 6-Muizeddin) Kayserúah: Malatya, 7- Sancarúah: Erakliya
               (Ere÷li), 8- Arslanúah: Ni÷de, 9- Nizameddin Argunúah: Amasya, 10- Muhyiddin Mes’udúah: Engüriye
               (Ankara), 11- GÕyâseddin Keyhüsrev: Burgulu (Uluborlu); [Bkz. øbn Bîbî, Selçukname, Tercüme eden:
               Mürsel Öztürk, Ankara 1996, c. I, s. 41]; Aksarayî’nin Selçuknâme’sinde de, 11 o÷lu oldu÷u yazÕlÕysa da,
               yalnÕz 10’unun adlarÕ sayÕlarak, Ni÷de’ye sahip olan Arslanúah’Õn adÕ geçmiyor. Mîrhand,  Ravzatü’s-
               Safa, c. IV, s. 105’de adlarÕnÕ vermeyerek, 12 o÷lu oldu÷unu söyler. Handmîr, Habibü’s-Siyer, c. 2, cüz,
               4, s. 115’de Ni÷de Meliki Arslanúah’Õ anmayarak 10 o÷lunu sayÕyor. Aksarayî ve bu ülkenin taksimini
               daha noksan olarak yazan øbnü’l-Esîr, c. 12, s. 37’de GÕyâseddin Keyhüsrev’e düúen pay için Burgulu
               yerine Konya’yÕ göstermiúler ve meskûkât ilmine ait olan eserlerde de, bu görüú kabul edilmiútir. Bkz.
               Galib,  Takvim, s. 11, Tevhid,  Katalog, s.  118, Burgulu E÷ridir Gölü’nün batÕsÕnda bulunan Konya
               úubelerinden «Uluborlu (eski Apalonya)» olmasÕ zannedilir. [Uluborlu, bugün Isparta’nÕn tarihî, güzel bir
               ilçesi olup kirazÕyla ünlüdür.] Bkz.  Astrenic, s. 142,  151. Tevhîd,  Katalog, Önsöz, s. 12. TOEM’da
               yayÕnladÕ÷Õm, Anadolu’da øslâmî Kitabelerden «Uluborlu», yÕl 1330, s. 148, not, 1. Hüseyin Hüsameddin
               Efendi, Amasya Tarihi, c. 2, s. 367’de, KÕlÕçarslan o÷ullarÕndan bazÕlarÕnÕn Amasya’da vâlilik ettiklerini
               yazÕyor. YazarÕn, gerek bunlara ve  gerekse Selçuklu  sultanlarÕnÕn hepsine «han» unvanÕ vermesinin
               nedeni anlaúÕlamÕyor. Bu unvana onlarÕn, ne paralarÕnda, ne de kitabelerinde asla rastlanamaz.
                  44   øbnü’ø-Esîr, Konya’nÕn HaçlÕlar tarafÕndan gerçekten kuúatÕldÕ÷ÕnÕ söylüyorsa da, zaptedildi÷ini
               kaydetmeyerek, tersine Frederik ile KÕlÕçarslan’Õn Konya önünde birbirleriyle anlaútÕklarÕnÕ ve bunun
               üzerine HaçlÕlarÕn, güneye do÷ru yollarÕna devam ettiklerini yazÕyor. Avrupa tarihçilerine göre, Konya,
               HaçlÕlar tarafÕndan büyük bir çarpÕúma neticesinde 18 MayÕs 1190 yÕlÕnda alÕnmÕú ve altÕ  gün orada
               kaldÕktan sonra, Lârende’ye do÷ru yollarÕna devam etmiúlerdir. Bkz. MuralÕ, c. I, s. 239. AdÕ geçen tarih
               586(1190) yÕlÕnÕn 11 rebiülâhirine denktir.
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42